1968 yılına kadar Mergüzü adıyla bilinen ve Araç ilçesine bağlı olan Ilgaz’ın eteklerinde kurulu İhsangazi 1988 yılında Kastamonu’ya bağlı bağımsız bir ilçe olmuştur. Buraya bağlı Afşar (Hacıoğlu) köyünde dünyaya gelen babası Sepetçi Mehmet Pehlivan’dan dolayı “Sepetçi” lakabını alan Sepetçi Osman Efe’nin ilginç bir hikayesi bulunmakta. Bu hikâyeyi öğrenince sizlerin de Osman Efe’nin hikayesini öğrenmeniz için bu yazıyı kaleme almış bulunuyorum.
Sepetçioğlu Osman Efe, halkın gönlünde umut, yüreğinde sevgi oluşturan, halk düşmanlarının korkulu rüyası, eşkıyalara göz açtırmayan bir kişi. 24 Oğuz boyundan biri olan Avşar boyuna mensup yörük bir gençtir Sepetçioğlu Osman Efe. II. Mahmut döneminde yaşadığı bilinen Osman Efe babasının mesleği olan sepetçilik mesleğini sürdüren mütevazi bir insandır. O dönemde Kastamonu ve çevresini halkı ezerek haraca bağlayan, ağır vergiler toplayan Zileli Rüstem ve adamları Osman Efe’nin dükkanını basarak haraç sepet isterler. Osman Efe parasız sepet veremeyeceğini söylemesine üzerine Rüstem ve adamları ile kavgaya tutuşurlar. Dükkanında kendisinden haraç isteyen bu eşkıyalara ders vermek isteyen Osman Efe Rüstem karşısında direniş gösterir. Koltuğun altında sakladığı hançeri Rüstem’ saplamasıyla Rüstem oracıkta ölür. Bu olayın ardın da yakalanma korkusuyla dağa kaçar. Ve bu olayla birlikte Sepetçioğlu Osman Efe diye nam salar. Gıyabında mahkeme kurulur ve kadı Sepetçioğlu’nu nefs-i müdafaa nedeniyle Rüstem’i öldürdüğünden dolayı beraat ettirir. Kendisine beraat ettiği haberi verilir ve hayatına kaldığı yerden devam eder.
Bir gün Araç ilçesinin Huruşveren köyündeki düğüne gider. Düğünde güreşler yapılmaktadır. Güreşler sırasında köyün ağası Tahmiscioğlu Mustafa Bey’in kızı Afet hanıma âşık olur. Bu durumu fark eden Mustafa Bey mutlu olur ve Osman Efe’yi oğulluğu olarak koruma altına alır. Mustafa Bey o dönemde eski bir yeniçeri artığıdır. Osmanlı Devleti’nin yeniçeri ocağını kaldırmasını kabullenmez ve Osmanlı’ya karşı Osman Efe’yi kullanmak ister. Osman Efe bu isteğe karşı çıkar ve ağasının tepkisini çeker. Artık ağasının yanında barınamayacağını anlayınca hanımı Afet Hanımla birlikte Araç'ın Gülpü Dağı'na çıkar. Niyeti oradan da İstanbul’a geçmektir. Bu arada Mustafa Bey kendi isteğini yerine getirtemediği ve kullanamadığı için doğruca Kastamonu Valisi’nin yanına gider ve Sepetçioğlu Osman’ın bir eşkiya olduğunu, Padişah’a başkaldırı içinde bir hazırlık yaptığını ve bunun içinde dağa kaçtığı yalanını söyler. Bu haber İstanbul’a saraya da ulaşmıştır. Padişah derhal kendisinin yakalanıp İstanbul’a getirilmesi noktasında ferman çıkartır. Zaptiyeler tarafından Gülpü Dağı’nda sıkıştırılmasına rağmen kaçmayı başarır. Ancak hanımı Afet Hanım yakalanarak Kastamonu’da cezaevine konur.
Sepetçioğlu Osman bu durum karşısında çevresine topladığı 60 kadar Zeybek ile Kastamonu cezaevini basar ve Afet hanımı kurtarır. Ancak fazla uzağa gidemez. Kışlaönü’nde1500 asker tarafından etrafı kuşatılır aralarında çıkan çatışma sonucunda yakalanıp doğruca İstanbul’a götürülür.
Bu arada yeniçeri artığı Tahmiscioğlu Mustafa Bey de padişaha başkaldırmış çevresindekiler ile Kastamonu ve Sinop’u ele geçirmiştir. Padişah II. Mahmut olayın aslını öğrenince Sepetçioğlu Osman Efe’yi bağışlar ve kendisinden Tahmiscioğlu Mustafa Bey’in isyanını batırmasını ister.
Osmanlı ordusu ile Sepetçioğlu Osman Efe’nin güçleri birleşerek Tahmiscioğlu Mustafa Bey’in başkaldırısını, isyanını bastırırlar ve böylece Tahmiscioğlu’nu tutuklanır İstanbul’a götürülür. Sepetçioğlu Osman Efe bu başarısından dolayı Padişah tarafından çeşitli hediyeler ile ödüllendirilir. Ayrıca kendisine bir konak verilir. Bundan sonraki hayatını Kastamonu’da mutlu bir şekilde sürdürür.
Seğetçioğlu Osman Efe’nin hikayesi farklı şekillerde de anlatılsa zuhur eden olay bu şekildedir. Osman Efe asırlar önce yaşamış olsa da bugün de türküsü ile unutulmamaya ve yaşatılmaya çalışılıyor.
Sepetçioğlu bir ananın kuzusu,
Hiç gitmiyor kollarımın sızısı,
Böyle imiş anlımızın yazısı,
Yassıl dağlar Osman Efem geliyor.
Yaslan Sepetçioğlu yaslan,
Laleli çimenli dağlara yaslan,
Analar doğurmaz sen gibi aslan,
Yassıl dağlar, Osman Efem geliyor aman!
Kalk gidelim kışla önü aşağı,
Salıvermiş ince belden kuşağı,
Yaman olur Kastamonu uşağı,
Yassıl dağlar Osman Efem geliyor aman!