NE OLDU BİZE?
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…
Bu kaçıncı seferdir içimde dönüp duran cümleleri yazmak için klavyenin tuşlarına dokunup dokunup, yazmaktan vazgeçiyorum. Öyle hızla tükeniyoruz ki bu hız beni korkutuyor. Fıtrat olarak günümün bir bölümünü içimin iç sesini duymaya yönelik, dinlemeyle geçirdiğimden bu hız beni çok yoruyor. İnsanın insanı tüketip yok ettiği bir dünya aslında gözümü korkutuyor.
Ahir zaman denilen zaman şimdi midir Allah bilir ama dünya her daim inananlar için çok cazip bir yer olmamış. Şimdi ki zamanda ise dünya gelinliğini giyen süslerini takıp takıştıran bir gelin gibi herkesin gönlünü mest etmek için elinden geleni yapıyor. Amaçlarla araçlar yer değiştirmiş şu dünyada insanlık bu aldanışın içinde ‘’Huzuru’’arıyor.
Kimi duyarsak dillerinde’’ Huzurumuz yok, tadımız yok, mutlu değiliz’’ sözlerini duyuyoruz. Teknoloji hayırlı bir amacın dışında kullanılınca herkes herkesin hayatını merak eder, sadece malına mülküne değil, yaşamına, huzuruna, tebessümüne bile haset eder duruma gelmiş. Allah’ın verdiğine razı olan kullar nerede?
‘’De ki; ’’Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalplar veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz’’ (Mülk suresi.23.Ayet)
Bu dünyayı bir dinlenme yeri sayıp aldanmadan aldatmadan Allah’ın rızasını kazanmak tek gaye olup emaneti teslim etmek isterken ne oldu bize? Ahiret inancımız elimizden çalınıyor farkında mıyız? Dünyaya aldanmanın en büyük sebebi ahiret inancının zayıflaması, her bir bireyin hesap vereceğini unutmasından başka nedir?
‘’ Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir. Şüphesiz ahiret yurdu korkup sakınanlar için daha hayırlıdır. Akletmez misiniz?’’ (En'âm suresi 32.Ayet)
Göz açıp kapayıncaya kadar geçen dünya hayatı bizi aldatmasın diye bir birimize Hakkı ve sabrı tavsiye etmeyi bırakmadan elimizden ne geliyorsa Allah için yapmak lazım.
Allah’ın koyduğu yasayı ve düzeni bozmaya yönelik ne kadar oyun varsa insanlara oynamaktadırlar. Bu gidişe bir dur demek için önceliğimiz kendimiz ve ailemiz olmak üzere en yakın halkadan başlamalıyız. Allah’a düşman olanlar yer yüzünde fesat çıkaran bozguncuların ta kendileridir. Kıyamete kadar bitmeyecek olan bu düşmanlığa karşı Hz. İbrahim a.s.’ın mücadelesi, Hz. Musa a.s.’ın duruşu ve Hz. Muhammed s.a.v efendimizin öğrettikleriyle Allah’ın rızasını talep etmektir.
Hz. Peygamberin bizim için endişe ettiği zaman bu zaman mıdır bilinmez ama bizlerde ki yara almış kardeşlik şuurunu yeniden canlandırmalıyız. O zaman yanlışa yanlış hataya hata diyebiliriz. Kardeşi saymayınca hatasında ve ya günahında ‘Bana ne canım’’ der olduk.
Unutmamak gerekir ki bizi kardeş yapan âlemlerin Rabbi olan Allah’tır. İslam kardeşliği ve ümmet olma bilincini yeniden diriltmek lazım. Bizi tüm dünyada zulme karşı dik duran, insana olan hürmeti arttıran, Allah’ın rızası için yaratılanı sevdiren bu kardeşlik duygusu ve ümmet bilincidir.
Elimizden alınan onca değerleri yeniden yaşatabiliriz. Bu inancı yeniden yeşertmek adına atacağımız adımları hazreti peygamber efendimiz şöyle sıralıyor;.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:.
“Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!”.
Müslim, Îmân 93-94. Ayrıca bk.Tirmizî, Et’ime 45, Kıyamet 56; İbni Mâce, Mukaddime 9, Edeb 11
Vesselam…
Ravza Zeybek
Yaraya tuz basmışsın,derman olur inşaallah