CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Rahmi Aşkın Türeli, çocuk sayısı fazla olan ailelerin cari tüketim ihtiyaçları arttığı için tasarruf oranlarının düştüğünü, bu yüzden de hane halkı tasarruflarını arttırmayı amaçlayan bireysel emeklilik tasarısı ile Başbakan’ın 3 çocuk politikası arasında ciddi çelişki olduğunu söyledi. Meclis’te CHP grubu adına partisinin görüşlerini açıklayan Milletvekili Türeli, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a bu çelişkiyi nasıl çözmeyi düşündüklerini sordu.
Ekonomide yaşanan sorunları tarihsel süreç içerisinde değerlendiren ve bireysel emeklilik üzerinde yaratacağı olumsuzluklara dikkat çeken Türeli, yalnızca kamu kesimi disiplinine, mali disipline odaklanan politikaların Türkiye'de başarılı olma şansının olmadığını, artık bu politikaların değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye’de bireysel emeklilik sisteminin işletme maliyetlerinin yüzde 2,3 oranı ile dünyadaki en yüksek oranlardan biri olduğunu vurgulayan Türeli, bu oranın gelişmiş ülkelerde binde 5’in altında olduğunu ifade etti. Ortaya çıkan bu durumun bireylerin bireysel emeklilikten elde ettikleri getiriyi azalttığını belirten CHP’li Vekil bu durumun nedenleri ve söz konusu maliyetleri aşağıya çekmek için ne tür önlemler almayı planladıklarına ilişkin soruyu da Babacan’a yöneltti.
AKP döneminde sorunlar ağırlaştı
Türeli, Türkiye ekonomisinin ciddi yapısal problemleri olduğunu belirterek bu problemlerin AKP iktidarları döneminde ağırlaştığını ifade etti. Yurtiçi tasarrufların milli gelir içindeki oranının benzer gelişmişlik düzeyindeki ülkelerle kıyaslandığında oldukça düşük olduğunun altını çizen Türeli, “Bir ekonominin büyüyebilmesi için yatırım yapma ihtiyacı vardır. Bu yatırımların sağlanabileceği temel kaynak da yurtiçi tasarruflardır. Ama eğer yurt içindeki tasarruflar, yani kamu ve özel sektörün yarattığı tasarruflar, yatırımları karşılamakta yetersizse dış ülkelerin yaratmış olduğu tasarrufları ülkenize çekmeye çalışırsınız. Diğer bir ifadeyle cari işlemler açığı verirsiniz. Konuya bu çerçevede bakıldığında, Türkiye’nin yurt içi tasarruflarının diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşük olduğu görülüyor. Nitekim Türkiye’de yüzde 15’ler seviyesinde olan yurtiçi tasarrufların milli gelir içindeki payı bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin hepsinde yüzde 30’ların üzerinde. Daha da ilginç olanı ise, ülkemizde yurt içi tasarrufların özellikle AKP döneminde hızlı bir biçimde düşme eğilimine girmesi olmuştur. ” diye konuştu.
Yurt içi tasarruflar hızla düşüyor ve cari açık artıyor
Türeli, “1990’lı yıllarda Türkiye ekonomisinde yurt içi tasarruflarının millî gelir içindeki payı yüzde 23’tür. Bu oran AKP döneminde yani 2003-2011 döneminde ise ortalama yüzde 15’e düşmüştür. Bu da şu demektir: 1990’lı yıllarda hiç cari açık vermeyen Türkiye ekonomisi, AKP döneminde çok yüksek cari işlemler açığı vermeye başlamıştır ve sizin de bildiğiniz gibi, 2011 yılında cari işlemler açığının millî gelir içindeki payı yüzde 10’a yükselmiştir. 2002 yılında Türkiye’nin cari işlemler açığı 0,6 milyar dolar iken, 2011 yılında 77 milyar dolara yükseldi.” dedi.
Üçüz açık var
Yurt içi tasarrufların düşmesinin nedeninin hükümetin uyguladığı yanlış makroekonomik politikalarda aranması gerektiğini söyleyen Türeli şöyle devam etti. “Yalnızca kamu mali disipline odaklanan politikaların Türkiye'de başarılı olma şansı yok, artık bu politikaları değiştirmek gerekiyor. AKP döneminde kamu kesimi açıkları daraldı, fakat özel kesim çok hızlı bir biçimde açık vermeye başladı ve kamu kesimindeki iyileşmeyle özel kesimdeki kötüleşmeyi kıyasladığımızda özel kesimdeki kötüleşme kamu kesimindeki iyileşmenin üstünde gerçekleşti. Bunun sonucunda da yurtiçi tasarruflarımız geriledi. 2002 yılında yurtiçi özel tasarrufların millî gelir içinde yüzde 24 olan payı 2011 yılında yüzde 10’a geriledi. Zaten bu durum ekonomideki hane halklarının artan borçlanma eğiliminde kendini gösteriyor. 2003-2011 yılları arasında hane halkı borçlarının hane halkı gelirleri içindeki payının 10 kattan fazla artarak yüzde 52’ye tırmanması Türkiye ekonomisi için çok önemli bir tehlike sinyalidir.
İlginç tespitlerde bulunan Türeli, “Bu gelişmeler sonucunda Türkiye ekonomisinin yaşadığı temel problem üçüz açıktır, yani AKP döneminde hem kamu kesimi, hem de özel kesim açık vermektedir ve de bunların sonucunda dış açık yani cari işlemler açığı verilmektedir. Bunu bir yere kaydedelim. Tabii, dünyanın hiçbir yerinde yok bu üçüz açık. Ekonomi literatüründe ikiz açık var ama üçüz açık yok. O açıdan da Türkiye literatüre girmiştir, sizleri tebrik ediyorum.” diye konuştu.
Ekonomide dengeleri sağlamak mümkün
Milletvekili Türeli, ekonomide kötü gidiş karşısında birtakım önlemler alınarak
pozitif bir enerji yaratılacağına inandığını söyledi. Türeli konuşmasında “Ülkemizde yurtiçi tasarrufların yetersizliğinde bireysel emeklilik sisteminin zayıflığı önemli bir rol oynuyor. Bu açıdan da önümüze gelen kanun tasarısını memnuniyetle karşılıyoruz ama bunun dışında uygulanan makroekonomik politikaların bunda rolü yok mudur? Uyguladığınız enflasyon hedeflemesine odaklanan ve yalnızca fiyat istikrarını sağlamaya çalışan politikalarla bugün gelinen nokta Türkiye ekonomisini kısa vadeli sermaye girişlerinin etkisi altına sokmuştur. Türkiye'ye gelen dış sermaye Türk lirasını değerli hâle getirmiştir, değerli Türk lirası da tüketimi ve ithalatı patlatmıştır ve yüksek cari işlemler açığı verilmiştir. Diğer bir ifadeyle dış tasarruflar ile yurtiçi özel tasarruflar arasında zıt yönlü bir ilişki ortaya çıkmıştır. Dış tasarruflardaki artış yurtiçi özel tasarruflarda azalışa neden olmaktadır. Öte yandan, tasarruf-yatırım dengesinde sadece tasarruflardan yatırımlara giden bir ilişki yok. Yatırımlardan da tasarruflara giden bir etki de mevcut. Bu yüzden sadece tasarrufları artırarak yatırım açığını karşılamayı amaçlayan değil, yatırımları artırmak yoluyla millî geliri yükselterek ülkeyi daha yüksek tasarruf hacmine ve tasarruf oranına taşımak mümkün. Bu perspektifin Türkiye ekonomisinin orta-uzun dönem dengelerini sağlamak açısından önemli olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: