Türkiye Aile Meclisi Güneydoğu Bölge Başkanı Eyüphan Kaya yaptığı yazılı açıklama da şu görüşlere yer verdi;
Birleşmiş Milletler önce kendine çeki düzen versin
Dünyanın üst şemsiyesi konunda olan bu çatı örgüt BM, öncelikle ve özellikle “ilahi öğreti”yi düstur edinerek şu seküler aklın güdük görüşlerinden kutrusun.
Yönetim tarzına bir çeki düzen vererek, BEŞ daimi üye kabadayılığına son versin.
BM’nin kadın raporunda evi kadına emniyetsiz göstermesi tek kelimeyle akla ziyandır. Şayet bazı ailelerde aile içi şiddet olsa da çaresi kadını evden çıkarmak değildir. Bu tür sorunların oluşmaması için nikah öncesi gelin ve damat adayının aile konusunda bilgilendirilmesi lazım.
Aile içi sorunlarda “Hakem müessesini” devreye koymak lazım.
Şayet aile içi sorun oluşursa “ilahi öğreti” gereği Hakem müessesini devreye koyup haklı haksız belirlenerek uyum ve uzlaşmaları için bir süre vererek aileyi koruma adına katkı vermek lazım. Şayet uyum sağlanmazsa da boşanmayı kolaylaştırmak lazımdır.
Vatandaşa şu düşünceyi vermek gerekir, bu bayan evlenmeden önce ne kadar sana yabancıydı yine aynı şekilde size yabancıdır, bayanın da bunu bilmesi lazım.
BM’nin vizyon 2030 için ortaya koyduğu 17 maddelik hedefe baktığımız zaman 5.maddesinde yine Toplumsal Cinsiyet eşitliğinden bahsediyor.
Bu aslında abesle iştigaldır. Kadın erkek dış görünüşü ne kadar farklıysa hayatın içindeki rolü de o kadar farklıdır. Sadece hukuk önünde eşit olmaları savulmalıdır.
Eşitlikten çok adaleti öncelemeliyiz.
Bazı konularda erkek, bazı konularda kadın birincidir. Hayat debisi bu kadar ahenkle akarken kadını sokağa çıkararak, eşitlik oyunlarıyla hayatın tadını bozduk. Halbuki eşitlik yerine ADALET kavramı üzerinde dursaydık hayatın kalitesine katkımız olurdu.
Kadının önceliği işi değil evi olmalıdır.
Türkiye Aile meclisi olarak 6284 numaralı İstanbul yasasının kalmasını ve kadının; “önce eş sonra iş, erkeğin ise önce iş sonra eş” şeklinde hayata bakışının canlanması için gayret ediyoruz.
MB kadın komisyonunu vahiyden beslenmeye davet ediyoruz. Kadını ben- sen kavgasından kurtararak ötesine kulak vererek aileyi huzura kavuşturabiliriz diyor, mutlu fertlerden çok mutlu ailelerin oluşması için çalışma ve çaba sarf etmeliyiz.
Kadını sokağa çekerek değerden düşürmemeliyiz.
Kadını sokağa çekersek, ev annesiz kalır, annesiz ev ruhsuz bedene dönüşür. Böyle bir ailede huzur olmaz.
Aile mutsuzsa mahalle, mahalle mutsuzsa ilçe ilçe mutsuzsa il ve ülke mutsuz olur.
Gelim mutlu ailelerin oluşması için beş vakit dua edelim, kavli, kalbi, fiili duada bulunalım hep birlikte mutlu olalım. Şunu da bilmekte fayda var ne yaparsak yapalım bazen mutlu bazen mutsuz oluruz. Bu konuda da sabırlı olacağız.
Bu bilgiler ışığında BM’nin kadın raporunda evin kadına tehlikeli gösterilmesi yanlış ve taraflı bir tespittir diyerek kamuoyunun bu konuda yanılmamasını bekliyoruz.
Birleşmiş Milletler önce kendine çeki düzen versin
Dünyanın üst şemsiyesi konunda olan bu çatı örgüt BM, öncelikle ve özellikle “ilahi öğreti”yi düstur edinerek şu seküler aklın güdük görüşlerinden kutrusun.
Yönetim tarzına bir çeki düzen vererek, BEŞ daimi üye kabadayılığına son versin.
BM’nin kadın raporunda evi kadına emniyetsiz göstermesi tek kelimeyle akla ziyandır. Şayet bazı ailelerde aile içi şiddet olsa da çaresi kadını evden çıkarmak değildir. Bu tür sorunların oluşmaması için nikah öncesi gelin ve damat adayının aile konusunda bilgilendirilmesi lazım.
Aile içi sorunlarda “Hakem müessesini” devreye koymak lazım.
Şayet aile içi sorun oluşursa “ilahi öğreti” gereği Hakem müessesini devreye koyup haklı haksız belirlenerek uyum ve uzlaşmaları için bir süre vererek aileyi koruma adına katkı vermek lazım. Şayet uyum sağlanmazsa da boşanmayı kolaylaştırmak lazımdır.
Vatandaşa şu düşünceyi vermek gerekir, bu bayan evlenmeden önce ne kadar sana yabancıydı yine aynı şekilde size yabancıdır, bayanın da bunu bilmesi lazım.
BM’nin vizyon 2030 için ortaya koyduğu 17 maddelik hedefe baktığımız zaman 5.maddesinde yine Toplumsal Cinsiyet eşitliğinden bahsediyor.
Bu aslında abesle iştigaldır. Kadın erkek dış görünüşü ne kadar farklıysa hayatın içindeki rolü de o kadar farklıdır. Sadece hukuk önünde eşit olmaları savulmalıdır.
Eşitlikten çok adaleti öncelemeliyiz.
Bazı konularda erkek, bazı konularda kadın birincidir. Hayat debisi bu kadar ahenkle akarken kadını sokağa çıkararak, eşitlik oyunlarıyla hayatın tadını bozduk. Halbuki eşitlik yerine ADALET kavramı üzerinde dursaydık hayatın kalitesine katkımız olurdu.
Kadının önceliği işi değil evi olmalıdır.
Türkiye Aile meclisi olarak 6284 numaralı İstanbul yasasının kalmasını ve kadının; “önce eş sonra iş, erkeğin ise önce iş sonra eş” şeklinde hayata bakışının canlanması için gayret ediyoruz.
MB kadın komisyonunu vahiyden beslenmeye davet ediyoruz. Kadını ben- sen kavgasından kurtararak ötesine kulak vererek aileyi huzura kavuşturabiliriz diyor, mutlu fertlerden çok mutlu ailelerin oluşması için çalışma ve çaba sarf etmeliyiz.
Kadını sokağa çekerek değerden düşürmemeliyiz.
Kadını sokağa çekersek, ev annesiz kalır, annesiz ev ruhsuz bedene dönüşür. Böyle bir ailede huzur olmaz.
Aile mutsuzsa mahalle, mahalle mutsuzsa ilçe ilçe mutsuzsa il ve ülke mutsuz olur.
Gelim mutlu ailelerin oluşması için beş vakit dua edelim, kavli, kalbi, fiili duada bulunalım hep birlikte mutlu olalım. Şunu da bilmekte fayda var ne yaparsak yapalım bazen mutlu bazen mutsuz oluruz. Bu konuda da sabırlı olacağız.
Bu bilgiler ışığında BM’nin kadın raporunda evin kadına tehlikeli gösterilmesi yanlış ve taraflı bir tespittir diyerek kamuoyunun bu konuda yanılmamasını bekliyoruz.