Ege Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü yeni binasına kavuşuyor

İpek Can- Afra Kasman-Gökhan Aktepe
İZMİR(Ege Ajans)- Türkiye’deki  mühendislik fakülteleri içinde kurulan ilk “Biyomühendislik Bölümü”  olan Ege Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü yeni binasına kavuşuyor.
Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Biyomühendislik Bölümü Binasının Açılış Töreni  EÜ Biyomühendislik Bölümü Konferans Salonunda 26 Ocak  Perşembe günü saat 10.00’da gerçekleşecek. 
Ülkemizde pek bilinmeyen bir alanda 2000 yılında  lisans düzeyinde eğitim vermek üzere öğrenci almaya başlayan Ege Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü 2016 yılında 13. dönem mezunlarını verdi.
Bölüm, geçen 15 yılda akademik ve teknik altyapısını geliştirme gayretlerine girerek, kuruluşundan 6 yıl sonra AB 6. Çerçeve Programı kapsamında, BIO-ACE Projesi ile Biyomühendislik ve Biyoteknoloji alanında ‘Ulusal Mükemmeliyet Merkezi’ seçildi ve ülkemizde birçok öncü ve önemli çalışmalara imza attı.
Öğretim elemanlarının yürüttüğü projeleri, bilimsel yayınları, sanayi danışmanlıkları, patentleri, ulusal düzlemde katkıları ve verdiği mezunlar ile ulusal ve uluslararası tanınırlığı olan bir mükemmeliyet merkezi olarak kendini kabul ettirdi. 
     Türkiye’de ilk Biyomühendislik Zirvesi’ni 2012 yılında gerçekleştiren Biyomühendislik Bölümü, ülkemizde biyomühendislik mesleğinin doğru temellere oturarak gelişmesi için yeni kurulan Biyomühendislik Bölümlerine de gerekli desteği veriyor.
Biyomühendislik, moleküler biyoloji, biyokimya, mikrobiyoloji, hücre metabolizması ile, temel mühendislik ve malzeme bilimlerindeki hızlı ilerlemeler sonucu gelişen biyolojik teknikler ile mühendislik ilkelerinin canlı sistemlere ve bunlarda karşılaşılan sorunlara uygulandığı bir bilim dalı olarak, biyoproses mühendisliği, genetik mühendisliği, doku mühendisliği, moleküler mühendislik, metabolik mühendislik ve biyomedikal mühendislik gibi alt dallardan oluşuyor. Biyomühendislik,   günümüz toplumunun farklı boyut ve sektörlerdeki sorunlarına özgün çözümler üretmeyi amaçlıyor, yeni yaklaşımlar ve modern tekniklerin geliştirilmesi ile oluşan bilgi birikimi sayesinde, geleneksel biyoteknolojik endüstrilere dahi yeni bir ufuk açıyor.(