Üroloji Uzmanı Dr. Işık Özgü, canlı vericiden böbrek nakillerinin sonuçlarının kadavradan yapılanlara oranla çok daha iyi olmasının, organ bağışının yüksek olduğu ülkelerde bile oranları tersine çevirdiğini söyledi. ABD’de üst ihtisas yaptığı yıllarda canlıdan böbrek nakli oranının yüzde 20’ler seviyesinde olduğunu, şimdi bu oranın yüzde 50’lere çıktığını belirten Opr. Dr. Özğü, “Böbrek nakli, hastaların ömrünü diyaliz tedavisine oranla yaklaşık üç misli uzatıyor” dedi.
İzmir Kent Hastanesi Üroloji Kliniği’nden Opr. Dr. Özgü, böbrek yetmezliğinin Türkiye ve dünyada artarak devam eden en önemli sağlık sorunlarından biri olduğunu vurguladı. Türkiye’de yaklaşık 55 bin böbrek yetmezliği hastası bulunduğunu belirten Opr. Dr. Özgü, bu sayının yaklaşık beş yıllık bir zaman içinde iki katına çıkmasının öngörüldüğünü kaydetti. Bu hastaların büyük çoğunluğunun hemodiyaliz, bir bölümünün de periton diyalizi sayesinde hayata tutunduğunu ifade eden Özgü şöyle konuştu:
16 bin hasta kadavra listesinde, 40 bine yakın hastanın nakil talebi yok
“Bununla birlikte böbrek yetmezliğinin kalıcı tedavisi olmayan bu yöntemler normal bir böbrek çalışmasının çok azını sağlayabilmekte, hastalar kendilerini bağımlı kılan bu tedaviler nedeniyle normal hayatlarını yaşayamamakta, zaman içinde eklenen başka kronik sorunlara maruz kalmakta ve ömürleri anlamlı oranda kısalmaktadır. Böbrek yetmezliğinin modern tedavisinde elli yılı aşan birikim böbrek naklinin bu sağlık sorununun tedavisinde en iyi yöntem olduğunu tartışmasız bir biçimde ortaya koymuştur. Böbrek nakli hastaların ömrünü diyaliz tedavisine oranla yaklaşık üç misli arttırmakta ve hastalara sağlıklı kişiler kadar yaşam özgürlüğü ve hayat kalitesi sağlamaktadır. Böbrek nakli sağlık ekonomisi açısından da avantaj sağlamakta özellikle ilk yıldan sonra tedavi maliyeti diyaliz maliyetinin yarısı kadar olmaktadır. Bütün avantajlarına rağmen bu tedavi hastalar tarafından tam olarak tanınmış değildir ve ülkemizdeki yaklaşık 55 bin diyaliz hastasının sadece 16 bin kadarı nakil için hastanelerin kadavra böbrek bekleme listelerinde yer almaktadır. Yani geriye kalan yaklaşık 40 bin nakil talebi yok. Yeni bir hayat için hasta ve yakınlarının bu konuda bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor.”
Canlıdan nakillerin sonuçları kadavradan daha iyi
Opr. Dr. Özgü, böbrek nakli tedavisinde organ kaynağının ya beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerin yakınlarının bağışları ya da canlı vericilerin yaptığı bağışlar olduğunu hatırlattı. Canlı vericiden alınan organlarla yapılan ameliyatların sonuçlarının kadavradan temin edilen organlarla yapılan nakillere oranla çok daha iyi olduğunu belirten Özgü, “Bu nedenle canlı vericiden yapılan nakillerin oranı son yıllarda dış ülkelerde de arttı” dedi. ABD’de böbrek nakli konusunda üst ihtisasını yaptığı 1995-1997 yıllarında nakillerin yüzde 80’inin kadavra kaynaklı olduğuna dikkat çeken Özgü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“O yıllarda oranlar kadavra lehine idi. Ancak canlı vericili nakillerden alınan sonuçların kadavradan daha iyi olmasının anlaşılması canlı vericili böbrek nakillerinin sayısının artmasına ve oranların eşitlenmesine yol açtı. Bütün çabalara rağmen nakil bekleyen hasta sayısı Türkiye’de ve dünyada her gün artmaktadır. Son yıllarda Sağlık Bakanlığı’nın konunun önemi nedeniyle özel hastaneleri de organ nakline teşvik etmesi, böbrek nakli sayısını artırmıştır. Özel hastanelerin üniversite ve devlet hastaneleri gibi ek ücret almadan bu hizmeti vermesi, daha fazla hastanın ikinci yaşam şanslarını artırıyor. Ancak hasta ve yakınlarının organ bağışı gibi organ nakli konusunda da bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi gerekiyor.”
Yorumlar
Kalan Karakter: