ŞÜPHE VE KORKU
Bismillahirrahmanirrahim.
Şüphe ve korku neden vardır, neden olur? İzah etmeye çalışalım inşallah.
Şüphemiz -hâşâ- Allah’a, korkumuz ise rızkımıza, ölüme, hastalığa vb. şeyleredir.
Bunların sebebi; Allah Celle Celaluhu’dan uzaklaşıp dünya hayatına teslim olmamız, teslimiyetimizi Allah’a değil maddeye bağlamamızdandır.
Para, mal, mülk hırsına kapıldık; ama elimizden çıkacak diye de korkuyoruz.
Oysa şüphe ile iman bir arada olmaz.
Faizin ev vereceğine inanmak, rızka patronun kefil olduğuna inanmak gibidir.
Bu zamanda “Faiz çekmeden ev veya başka şey alamayız.” diyenler, aslında faize teslim olmuş, asıl teslim olmaları gerekeni unutmuşlardır.
“Faiz olmadan alamayız.” demek, Allah Celle Celaluhu’nun taksimine karşı gelmek, faizi ortak koşmaktır.
Faize para yatırıp haram para yeriz, sonra da “Bu zamanda mübah.” deriz.
Oysa Allah Celle Celaluhu, faizi haram, ticareti helal kılmıştır.
Haram olan bir sistemi mübah görmek, faizden para kazanmak yine Allah’a ortak koşmaktır.
Allah Celle Celaluhu rızıka kefil değil midir?
Taksimat, dağıtım Ona ait değil midir?
Siz telaş etmeyin; sadece çalışın, helalden kazanmaya bakın.
Örnek:
Bir kişi ev sahibi olacaksa Allah Celle Celaluhu o evi ona takdir etmiştir.
Fakat nasıl kazanacağını sana bırakır:
Ya helal yoldan, ya da haram yoldan.
Kur’an Ayetleri
Bakara Suresi 155:
“Sizi mutlaka biraz korku ve açlık ile; biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden noksanlaştırmak sûretiyle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!”
Bakara Suresi 156:
“Onlar ki, kendilerine bir musibet dokunduğu zaman: ‘Bizim bütün varlığımız Allah’ındır ve biz ancak O’na dönüyoruz.’ derler.”
Âl-i İmrân Suresi 26:
“De ki: Ey mülkün gerçek sahibi olan Allah! Sen dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden mülkü çekip alırsın; dilediğini yüceltip aziz kılar, dilediğini alçaltıp zelil edersin. Bütün hayırlar yalnız senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye kâdirsin.”
Bakara Suresi 22:
“O Rabbiniz, sizin için yeryüzünü bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Gökten yağmur indirip onunla size rızık olarak çeşitli meyveler, ürünler çıkardı. O hâlde siz de gerçeği bile bile Allah’a ortak koşmayın!”
Bakara Suresi 172:
“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz ve helâl olanlarından yiyin! Eğer yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’na şükredin!”
Mâide Suresi 88:
“Allah’ın size verdiği helâl ve temiz rızıklardan yiyin. Kendisine iman ettiğiniz Allah’a karşı gelmekten sakının!”
Nahl Suresi 114:
“Öyleyse, Allah’ın size rızık olarak verdiği helâl ve temiz nimetlerden yiyin. Eğer yalnız Allah’a kulluk yapıyorsanız O’nun nimetlerine şükredin.”
Bakara Suresi 268:
“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size çirkin işleri emreder. Allah ise size kendisinden bir mağfiret ve bir ihsan vaad eder. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”
Bakara Suresi 275:
“Faiz yiyenler, kıyamet günü kabirlerinden şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkacaklardır. Bunun sebebi, ‘Alışveriş de tıpkı faiz gibidir.’ demeleridir. Halbuki Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır…”
Bakara Suresi 276:
“Allah, malı artırdığı sanılan faize bereket vermez; onu eksilte eksilte sonunda mahveder. Buna karşılık, malı eksilttiği sanılan zekât ve sadakaları bereketlendirir. Allah, nankörlükte ve günahta ısrarlı olanları sevmez.”
Bakara Suresi 279:
“Eğer faizcilikten vazgeçmezseniz, artık Allah ve Rasulü’ne karşı savaş açtığınızı bilin…”
Hadis-i Şerifler
Hâlid el-Esedî’nin (r.a.) oğulları Habbe ve Sevâ anlatıyor:
Hz. Peygamber bir şeyi tamir etmekle meşgulken yanına gittik ve ona yardım ettik. O da bize şöyle dedi:
“Başlarınız hareket ettiği sürece rızık konusunda ümitsizliğe düşmeyin. Annesi insanı kıpkırmızı ve çıplak doğurur; sonra Yüce Allah onun rızkını verir.”
(İbn Mâce, Zühd, 14)
Ebû Hüreyre’nin (r.a.) naklettiğine göre, Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Sizden aşağıda olanlara bakın; yukarıda olanlara bakmayın. Bu, Allah’ın size verdiği nimetleri küçümsememeniz bakımından daha uygundur.”
(Müslim, Zühd, 9)
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Kim malını faiz yoluyla artırırsa, onun akıbeti mutlaka malının azalarak fakirliğe sürüklenmesidir.”
(İbn Mâce, Ticârât, 58; Hâkim, IV, 353/7892; Beyhakî, Şuab, IV, 392/5512; Taberânî, Kebîr, X, 223/10539)
Bir diğer hadisinde:
“Muhakkak ki ribânın (faizin) en şiddetlisi, haksız yere bir Müslümanın şerefine dil uzatmaktır.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 35/4876)
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz’e, faiz yiyenlerin azabının bir kısmı rüyasında gösterilmiştir. Şöyle buyurmuştur:
“...Yürüdük, nihayet kandan bir nehire vardık. Nehirde yüzen bir adam, kıyıda ise ağzına taş atan bir başka adam vardı. Nehirdeki adam çıkmak isteyince, kıyıdaki onun ağzına taş atıyor, o da geri dönüyordu. Bu adamın faiz yiyen kimse olduğunu söylediler.”
(Buhârî, Ta‘bîr, 48)
Son olarak Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül edebilirseniz, sabah karınları aç gidip akşam tok dönen kuşların rızıklandığı gibi siz de rızıklanırsınız.”
(Tirmizî, Zühd, 33/2344; İbn Mâce, Zühd, 14; Ahmed, I, 52)
Ahmet Sağlam
Yorumlar
Kalan Karakter: