Komşusu Açken Tok Yatan Bizden Değildir
Nasılsınız?
Hayatınızdan memnun musunuz?
Peki, mutlu musunuz?
Ya da huzurlu musunuz?
Oturduğunuz koltuklarda rahat mısınız?
Daha nice sorular sormak isterdim. Lâkin biliyorum ki hepsine verecek bir cevabınız var.
Ama ben…
İyi değilim.
Son zamanlarda dostlarımın, dost bildiklerimin davranışlarından dolayı hiç memnun değilim.
Koltuğum yok. Lâkin olduğu zamanlarda oldu, emin olun rahattım.
Rahatsızım…
Zira bir yıldır, on beş milyonluk bir şehirde makamı, mevkisi, çevresi, tanıdığı, dostu, ticaret ehli, sanayicisi ziyadesiyle olan nice insanlar; evli, üniversiteye giden ve baba olan bir kardeşime bir iş bulamadılar.
Hani biz:
“Komşusu açken tok olarak yatan bizden değildir.” demiyor muyduk?
Hani biz:
“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse, komşusuna iyilik etsin.” demiyor muyduk?
Ya başka bir kardeşimin şu
“Sakatım. Sakat olduğum için ‘haber veririz, sizi arayacağız’ diye gönderiyorlar.
Sonra… Sonra bir daha kimse aramıyor, Bülent.” diyen gözü yaşlı engelli kardeşimin sözüne.
Kalbinizde bir acı hissettiniz mi?
Vicdanınızda bir sizi?
Gözlerinizde duygusal bir gözyaşı bulutu?
Sahi siz hiç işsiz öyle böyle değil bir yıl gibi uzun bir zaman diliminde işsiz kaldınız mı?
Bu sözler, iki ay boyunca fizik tedavi rehabilitasyon hastanesinde beraber kaldığım kardeşim Hakan’ın sitem dolu sözleriydi. Söylerken gözlerini gözlerimden kaçırıyordu. Biliyorum ki…
Yüreğimi yakan sözlerdi.
Her şeyden önce şunu bil ki; sen sakat değilsin. Sadece biraz engelin var, engelimiz var. Bu konuda hiçbir zaman eksiklik hissetme. Elbette bizim de gücümüze göre yapabileceğimiz işler var. Allah var, ham yok.
Ah o dostlar(!)… Dostlarımız(!)… Kardeşlerimiz(!)…
Üzülme kardeşim. Rızık, Cenab-ı Allah’ın teminatı altındadır. Elbet o gün gelir.
Gayret et…
Sabret…
Dua et…
Elbette kapıları açacak olan Allah’tır. O ne güzel vekildir, ne güzel yoldaştır.
Ve siz, saygıdeğer dostlarımız…
Rahat olun(!)
Huzurlu olun(!)
Yataklarınızda mutlu bir şekilde uyuyun(!)
Unutmayın ki; evine ekmek götüremediği, bir yıldır iş bulamadığı için eşinden azar işiten kardeşimin de hepinizin üzerinde bir hakkı vardır.
Engelli durumuna göre bulunmayacak iş yoktur. Yeter ki kalbi merhametle dolu olan, vicdan sahibi bir tüccar, iş insanı veya sanayici olsun.
Yapacağınız tek şey, elinizin altında sürekli bulunan ve hiç eksik olmayan telefonu kaldırıp şunu demektir:
“Ahmet, sana bir arkadaş gönderiyorum. Ben ne isem o da o. Onu işe alın.”
Bu iş bu kadar. Ben yetkilerim sınırlı iken birçok kardeşimize iş imkânı sağlamışken, sizler bunu ziyadesiyle yaparsınız.
Beyler!!!
Dostlarım!!!
Kardeşlerim!!!
Bulunduğunuz yerin hakkını verin.
Koltuklar da…
Makamlar da…
Mevkiler de…
Statüler de…
Hepsi gelip geçecek. Geriye sadece “Mehmet abiden Allah razı olsun.” diyen kalbi dualar kalacak.
Unutmayın:
Komşusu açken tok olarak yatan kimse bizden değildir.
İnşallah en kısa zamanda telefon edip, bu konuda yardım isteyen ve hâlâ sizden gelecek cevaplarla dünyaları değişecek kardeşlerime müjdeli haberler verirsiniz.
Haydi bugün Cuma yapın bir iyilik. Cumanız hayırlara vesile olması dileğiyle
Selâm ve dua ile,
Bülent Ertekin
Yorumlar
Kalan Karakter: