Kriz veya Problemle Baş Etmek İçin Girişimcinin Kafa Yapısı
Günümüzün en büyük sorunu daima başarılı olamamak. Halbuki bunu başaran bir çok insan var. Yaptığın her işte başarılı olmak bir sanattır. Her insan her işi başaracak diye bir şey de yok zaten. Böyle bir iddia da kabul edilebilir değil. Bazıları hep başarılı olurken bazıları neden bu kadar şanslı olmuyor. Elbette şans diye bir şey olabilir. Kolay başarmak için ilgi alanı ve yetenek çok önemli olsada insanlar kendi şanslarını çoğu zaman kendileri inşa etmelidir.
Aslında hayat fırsatlarla doludur. Önce fırsatları görebilecek feraset gözü olmalı insanda, sonra fırsatı değerledirebilecek cesaret. Bunu ben başarılı girişimci kafa yapısı olarak adlandırıyorum. “Ticaret cesarettir” ile “Kervan yolda düzülür” gibi sözlerimiz var. Ticaret yalnızca cesaret değildir. Asla kervanda yolda düzülmez. Bu kafa, kaybettiren kafa yapısıdır. Girişimci öncelikle bütün araştırmalarını, planını ve iş konusuyla ilgili bütün piyasa değerlendirme çalışmalarını yapmalıdır. Ondan sonra cesaretle işe başlamalıdır. Sonra yolda ön göremediği şeyler çıkarsa kervanı yolda düzerebilir.
Bizde böyle mi? Maalesef değil. TOBB verilerine göre her yıl açılan firmaların ortalama %15’i (2020 Eylül rakamlarına göre ise % 25) kapanıyor. Beş yılda bu rakam % 65 civarına, on yılda ise % 90’lara ulaşıyor. Ne büyük kaynak, zaman ve emek israfı değil mi?
İş Hayatında Girişimciyi Başarılı Yapan Ürettiği Değerdir
Her girişim çok değerlidir. Girişimcileri değerli yapan kendilerine ve işlerine değer katmalarıdır. Kendi değerine değer katan insan mutlaka başarılı insanlardan birisi olur. Bu başarının devamı için kendisini sürekli yenilemesi ve geliştirmesi gereklidir. Aksi halde rutin yaşayan insan gibi sıradan biri olur. Sıradanlıktan kurtulmak ve fark atmak isteyen insanın başkalarından farklı olması gerekir. Bu nasıl bir fark olacak ki değerli kabul edilen insanlardan biri olsun? İnsanın değerini çok güzel ifade eden bir hikaye ile pekiştirmek isterim.
Bir adam oğluna insanın değerini öğretmek için, eline bir taş verip pazara götürüp satmasını istiyor. Oğluna:
- Ama sakın pazarda konuşma, taşın fiyatını sorarlarsa elini kaldır ve beş parmağını göster, diyor.
Çocuk taşı alıp pazara gidiyor ve taşı satmak için beklemeye başlıyor. Bir kadın gelip:
- Evladım bu taş satılık mı? diye sorunca çocuk evet der gibi başını salladıktan sonra elini kaldırıp beş parmağını gösteriyor. Kadın:
- Beş TL mi? diye soruyor. Çocuk koşarak eve gelip babasına:
- Baba bir kadın beş TL fiyat verdi, diyor. Babası oğluna:
- Bu taşı şimdide müzenin önüne götürüp orada satmaya çalış ama yine sakın konuşma elini göster, diye söylüyor. Çocuk taşı alıp müzenin önüne gidiyor. Taşı satmak için beklerken bir adam gelip:
- Evladım bu taş satılık mı? diye soruyor. Çocuk evet der gibi başını sallayınca, Adam:
- Kaç para? diye soruyor, çocuk yine elini kaldırıp beş parmağını gösteriyor. Adam:
- 500 TL mi istiyorsun diye sorunca, çocuk şaşkın bir şekilde eve koşarak geliyor ve babasına:
- Baba bir adam 500 TL fiyat verdi, diye söylüyor. Babası oğluna:
- Şimdi de bu taşı al antikacılar çarşısına götür orada satmaya çalış, diye söylüyor. Çocuk taşı alıp antikacılar çarşısına gidip beklemeye başlıyor. Bir adam gelip “Bu taşı kaça satıyorsun? diye soruyor. Çocuk yine elini kaldırıp beş parmağını gösteriyor. Adam:
- 500 bin TL’ye mi satıyorsun, deyince çocuk şok oluyor. Hemen eve koşup babasına heyecanla bir adamın 500 bin TL fiyat verdiğini söyleyince babası oğluna şöyle nasihatı veriyor:
- Oğlum şimdi anladın mı insanın değerini neyin belirlediğini. İnsanın değerini yaşı, rengi, cinsiyeti, ırkı, giyim kuşamı veya elindeki sattığı şey belirlemez. Onun konumlandığı yer belirler. Etrafındaki insanların kalitesi ve mantalitesi belirler, diyor.
Kıssadan hisse alacak olusak girişimcinin elindeki malını kime ve nerede sattığı önemlidir. Tabi ki, dürüst olması, malının kalitesi de önemlidir. Dan Kennedy’nin de “Bir yerde bir ürünü eğer en ucuz satan siz değilseniz, ikinci ucuz satan olmanın manası yok. Mümkünse en pahalı ürünü siz satın” sözü başarılı girişimcinin kafa yapısının nasıl olması gerektiğini gösteriyor. Kaliteli ürün veya hizmetle gelir seviyesi yüksek bir muhitte yapılan dürüst ve ahlaklı ticaretin daha kazançlı olduğunu takdir etmeyecek kaç kişi vardır?
Kazanmak İçin Kriz Bekleme Kendi Fırsatını Kendin Üret
Girişimcilikte başarılı ve kazançlı olmak için kafa yapısı son derece önem arz eder. Mesela kriz ve problemle karşılaşınca bazı girişimciler, mızmızlanarak suçlu aramaya veya kurtarıcı beklemeye başlar. Kazanmaya ve başarılı olmaya odaklı olanlar ise “Her kriz kendi fırsatları ile gelir” diye düşünür. Önüne gelen her kriz ve kaosun ilk şokunu atlatır atlatmaz, durumu kabullenir. Mızmızlanma yerine fırsatları aramaya başlar ve fırsatlara muhakkak ulaşmanın bir yolunu bulup değerlendirir.
Başarılı girişimci kafası tam da budur. Hatta daha başarılı olanlar da var. Onlar ise kriz veya kaos beklemez. Her an fırsat kollar. Piyasayı bir tadım ustası edasıyla koklar durur. Eğer bir fırsat çıkmazsa, kendi fırsatını kendisi inşa eder. Nasıl mı? Piyasadaki bir sorunu bulup çözüm üretir. Ya da ihtiyaç olan bir ürün veya hizmeti bulur, üretir ve piyasaya sürer. Olmadı bir değer ortaya koyarak kendi fırsatını kendi üretir. Start-Up’ların benimsediği yol budur. Sürekli başarının ve kazanmanın sırrı işte bu kafa yapısına bağlı. Örnek mi istiyorsunuz? Pandeminin arkasından tekstilci olmadıkları halde maske dikenler, kozmetikle iştigal etmedikleri halde dezenfektan ve kolonya üretenler. Hepsiburada’nın hızla makas yenileyerek “hepsiexpress” ile gıda işine girmesi, yine aynı şekilde Kiğılı’nın tekstilci olmasına rağmen kuru gıda dağıtımı yapması gibi onlarca platformun yaptığı benzen inovatif girişimler sayılabilir.
Bir de Dünya’ya yön verenlerin koronayı fırsat bilerek ya da insanlığın başına bela ederek dijitalleşmenin hızla yaygınlaşmasını körüklemeleri ve bütün insanlara aşı satarak kendilerine yeni gelir fırsatları üretmeleri var. Esas büyük fırsat ya da vurgun burada yaşanmıyor mu?
Mehmet ÇETİNBAŞ