ERKEN SEÇİM Mİ GELİYOR?
Kıymetli okurlarım,
Uzun bir aradan sonra, bir siyaset bilimi uzmanı olarak yeniden siyasi analizle karşınızdayım. Türkiye, bir yandan gündemi yapay biçimde meşgul eden magazinsel uçkur davaları tartışmaları ve yasaklı maddeler ekseninde savrulurken, diğer yandan toplumun gerçek ve yakıcı sorunları sessiz ama derin bir şekilde büyümeye devam ediyor.
Bugün sokağın nabzını tutan asıl başlıklar çok net:
Kademeli emeklilik, staj ve çıraklık mağduriyeti, yıllara yayılan boşanma davaları, süresiz nafaka tartışmaları, “geçinemiyoruz” diyen asgari ücretliler, kaderine terk edilmiş emekliler, kadro bekleyen uzman çavuşlar ve KİT’lerde çalışan taşeron emekçiler… Kim bu sorunlara gerçekçi ve inandırıcı çözümler sunarsa, seçim sonucunu da o belirleyecek.
Siyasi kulislerde konuşulan en dikkat çekici senaryolardan biri, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin genel başkanlığında yaşanabilecek olası değişim. Necmettin Bilal Erdoğan ismi, giderek daha yüksek sesle dillendiriliyor. Eğer böyle bir geçiş yaşanırsa, genç ve dinamik bir profil üzerinden AK Parti’nin seçime yeni bir enerjiyle girmesi hedeflenebilir. Bu da sandık atmosferini ciddi biçimde hareketlendirecek bir hamle olur.
Erken seçim ihtimali ise artık fısıltı olmaktan çıkmış durumda. Bahar başı ya da sonbahar ortaları, Ankara’da en çok telaffuz edilen takvimler arasında. Ancak erken seçimi sadece iktidar cephesinden okumak eksik olur.
Yeniden Refah Partisi, Dr. Fatih Erbakan liderliğinde gerçekleştirdiği 3. Olağan Büyük Kongre ile adeta bir güç gösterisi yaptı. Devlet yardımı almadan, tamamen kendi teşkilat imkânlarıyla düzenlenen kongreye yüz binlerin katılımı, Ankara sokaklarına sığmadı. Bu tablo, “Cuma’nın gelişi perşembeden belli olur” sözünü bir kez daha doğruladı.
Bugün açıkça görülüyor ki Yeniden Refah Partisi, güçlü kadrosu, disiplinli teşkilat yapısı ve ideolojik netliğiyle olası bir erken seçimde Türkiye siyasetinin belirleyici aktörlerinden biri hâline gelmiştir. “Önce ahlak ve maneviyat” söylemini, somut proje ve politikalarla desteklemesi onu klasik muhalefet partilerinden ayıran temel farktır.
Öte yandan kamuoyuna servis edilen paralı anketler, toplumun gerçek eğilimlerini yansıtmaktan uzak. “Parayı veren düdüğü çalıyor” misali, istenilen sonuçlar vitrine konuluyor. Ancak sahadaki gerçek sıralama ile ekranlardaki sıralama arasında ciddi farklar var. Halkın zihninde oluşan yeni siyasi denge, bazı partilerin beklenenden hızlı yükselişine, bazılarının ise sessiz gerileyişine işaret ediyor.
Öcalan’la yapılan görüşmelerin MHP tabanında yarattığı rahatsızlık göz ardı edilemez. DEM Parti tabanının ise olası ittifaklara rağmen, parti yönetiminden bağımsız bir tutum sergileme ihtimali oldukça yüksek. Ayrıca önümüzdeki süreçte gündeme gelmesi muhtemel FETÖ operasyonlarının, özellikle milliyetçi kimlik vurgusu yapan bazı siyasi partiler üzerinde ciddi etkiler oluşturabileceği konuşuluyor.
Bugün seçim olsa, kilit parti açık ara Yeniden Refah Partisi olur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aday olmaması hâlinde ise siyasi rekabetin Dr. Fatih Erbakan ile Necmettin Bilal Erdoğan arasında şekillenmesi kuvvetle muhtemel.
Dr. Fatih Erbakan; çözüm sürecinde halktan yana net duruşu, faiz bütçesine verdiği ret oyu, sade ama karizmatik lider profiliyle, bilgeliğiyle özellikle genç seçmenin dikkatini çekmiş durumda. Kararsız seçmen kitlesinde “yeni ve temiz bir sayfa” arayışı, Erbakan ismini öne çıkarıyor.
Netice olarak; Türkiye siyaseti, alışıldık ezberlerin bozulduğu, dengelerin hızla değiştiği bir eşiğe gelmiştir. Erken seçim ihtimali artık sadece bir ihtimal değil, ciddi bir olasılıktır. Bu süreçte kazanan, algıyı değil hakikati, günü kurtaran söylemi değil kalıcı çözümleri merkeze alan siyaset anlayışı olacaktır.
Sandık yaklaşıyor ve bu kez, seçmen çok daha dikkatli. Yeni seçimde kazanan halk olacak. Allah’a ısmarladık hoşça kalın…
Aydın Benli
Siyaset Bilimci Yazar
Yorumlar
Kalan Karakter: