Kocatepe Olayı
TCG Kocatepe (D-354) muhribinin batışı, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın en üzücü ve üzerine çok az konuşulan olaylarından biridir.
21 Temmuz 1974 tarihinde meydana gelen bu olay, "dost ateşi" (friendly fire) sonucu Türk savaş uçaklarının kendi gemimizi batırmasıyla sonuçlanmıştır.
Olayın nedeni ve meydana geliş safhası şöyledir:
Olayın nedeni buyuk ölçüde istihbarat ve koordinasyon eksikliği olsa da Deniz kuvvetlerindeki Sabetaycı cunta yapılanmasından kaynaklanan liyakat yetersizliği önem kazanmıştır.
Ne ilginctir ki; o dönemde Amirallik rütbesine yükselebilmek için alkollü içki kullanma zorunluluğu vardı. Özellikle subaylar rakı içme testlerine tabi tutulur içki içmeyenler terfi edemez bilakis ezilip etkin görevlerden uzaklastırılırdı.
Kıbrıs Harekâtının ikinci gününde, Baf açıklarında bir Yunan konvoyunun adaya asker ve mühimmat taşıdığına dair yanlış bir istihbarat alınmıştır. Aslında böyle bir konvoy yoktur; ancak Hava Kuvvetleri bunu anlayamamıştır. Bölgede devriye görevinde bulunan üç Türk muhribi hakkinda (TCG Kocatepe, TCG Adatepe ve TCG Mareşal Fevzi Çakmak) radar görüntülerinde bu konvoy konusunda hatalı değerlendirme yapılmıştır. Zira o dönemde istihbarat yabancı ülke ordularindan ziyade dindar askerlerinin tespiti için yapılmıştır.
"Dost Ateşi" hatası ve İletişim Kopukluğu zafiyeti Hava Kuvvetleri'nde de ciddi bir sorundu. Maalesef istihbarat; dindar askerlerin fişlenmesi için çalışırdı.
Savaş uçakları bölgeye sevk edildiğinde, denizdeki gemilerin Türk gemisi mi yoksa Yunan gemisi mi olduğu konusunda büyük bir belirsizlik, telaş ve karmaşa yaşanmıştır.
ABD'nin aldatma taktikleri cok ileri seviyede idi. O dönemde Yunan gemilerinin de Türk bayrağı çekerek ve Türkçe telsiz anonsları yaparak aldatmaca yapabileceğine dair bir beklenti bulunuyordu. Parola sorunu da vardı ve dost düşman tanımlaması yapmak konusu eğitimlerde ihmal edilmisti.
Savaş Gemilerimiz uçaklara Türk olduklarını telsizle bildirmelerine rağmen, pilotlar bunun bir "Yunan hilesi" olduğunu düşünmüş ve üstlerinden aldıkları "Vurun" emrini egitimsizlik nedeniyle uygulamışlardır.
Hava ve Deniz Kuvvetleri arasinda dehset verici bir koordinasyonsuzluk bulunuyordu. Yanyana bulunan kuvvet Komutanlığı karargahları birbirlerini doğru dürüst tanımıyordu.
Deniz ve Hava Kuvvetleri arasındaki koordinasyonun zayıf olması, gemilerin tam konumunun uçaklara doğru iletilememesine neden olmuştur.
Asil buyuk skandal ise Kocatepe battıktan sonra meydana gelmiş yaralı denizcilerimizi İsrail istihbarat gemisi toplamısti. Bu affedilemez bir hataydı.
Yaklaşık 5 saat süren hava saldırıları sonucunda TCG Kocatepe ağır isabet almış ve saat 22:20 sularında sulara gömülmüştür.
Diğer iki gemimiz (Adatepe ve Fevzi Çakmak) hafif hasar almış fakat Kocatepe'nin imdadına gitmemiş ve bölgeden uzaklaşmıştır.
Olayda 54 denizcimiz şehit olmuştur. Geminin komutanı Yarbay Güven Erkaya olup daha sonra Deniz Kuvvetleri Komutanı iken Basbakanlık davetinde dışarıdan rakı getirterek büyük bir skandala imza atmiştır.
Güven Erkaya ve mürettebatın bir kısmı, olay yerinden geçen bir İsrail gemisi ve bir Lübnan şilebi tarafından kurtarılmıştır.
Sonuç olarak bu kazadan sonra eğitim eksiklikleri giderilmesi yerine tam tersine ABD'nin desteklediği özellikle Sabetaycı cunta mensupları general ve amiral rütbelerine getirilerek hiyerarşisi uygun askeri darbe yapılması sağlanmıştır.
Zira 27 Mayıs 1960 darbesi albay ve astı olan subaylar tarafından gerçekleştirilmiştir.
Ne ilginçtir ki; bu kaza sonucunda ne Denizci bir amiral ne de Havacı bir general görevinde ihmal suçuyla ceza almamıştır. Hiç olmaz ise usulen de olsa bazı kişiler cezalandırılarak askerlik mesleğinde görevinde hata yapan kişilerin affedilmeyeceği hususunun altı çizilmeliydi.
FETÖ ve Sabetaycı darbe yapılanmaları bu ibret alınması gereken acı olaydan ders alınmaması nedeniyle hala devam edebilmektedir.
TCG Kocatepe, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir savaş sırasında kaybedilen ilk gemimiz olarak kayıtlara geçmiştir. Bu olay, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde eğitimin önemini ortaya koymuş cuntacı yapılanmalarıin ne derece can yakıcı tehlikeli sonuçlar doğuracağını gözler önüne sermiştir. Ayrıca kuvvetler arası koordinasyonun ve muhabere sistemlerinin ne kadar hayati olduğunu gösteren acı bir ders olmuştur.
Umarım bu acı olay silahlı kuvvetler içerisindeki darbeci yapılanmanın ve liyakatsizlik sorunlarının açığa çıkmasına sebep olur, vesselam. ..
Dr. Vehbi Kara
Yorumlar
Kalan Karakter: