RİSALE-İ NUR CİLTLERİ NEDEN KIRMIZIDIR?
Yayınlanma :
02.02.2021 21:34
Güncelleme
: 02.02.2021 21:34
-NEFSİNE HAKİM OLAMAYAN, HİÇBİR ŞEYİNE HAKİM OLAMAZ.
- ÜSTAD’IMIZ KİMLERE; “BUNLAR BENİM 40 YILLIK DÜŞMANLARIM!” DEMİŞTİ?
- MAHKEMEDE SARIĞINI ÇIKAR! DENİNCE ÜSTAD’IMIZ NE YAPTI?
Merhum Ahmet Aytimur (r.h.) ağabey anlatıyor.
Gençlik Rehberi Mahkemesi çok kalabalıktı. Salon çok doluydu… Mahkeme reisi cemaatin dışarı çıkmasını istedi, fakat olmadı. Sonra Üstad’ımıza siz söyleyin deyince; Üstad'ın bir işareti ile salon boşaldı. Bir de yemin verirken Reis Üstad'a ayağa kalk dedi; Üstad başını salladı, kalkmadı. Hakimler oturunca Üstad kalktı ayağa… Öyle olunca hâkim; oturabilirsiniz dedi. O zaman Üstad oturdu. Hâkimler müspetti, beraat verdiler; zaten bir şey yoktu ki. Bediüzzaman (r.a.) Hazretleri hep onlar için, onların kurtulmaları için çalışmış zaten… Bir de Üstad'ın başında sarık vardı. Hâkim "sarığı çıkar" dedi. Üstad çıkardı ama belinde bir tane daha vardı, hemen onu bağladı. Ona da bir şey diyemediler…
Biz risaleleri ciltletip Üstad'a gönderiyorduk. Mavi ciltli veya başka renklerde… Sonra orada Ceylan bize: "Üstad onları söktürüyor tekrar kırmızı olarak ciltletiyor" demişti. O zaman biz de; "öyleyse kırmızı cilt yapalım" dedik. Bunlar risalelerde var; "sevmediği siyah renkli mürekkep kırmızıya inkılap etti" diyor ya…
Üstad burada ne diyor: "… Kendi elbisemi ve lüzumlu eşyamı satıp o para ile kendi kitablarımı, yazan kardeşlerimden satın alıyorum. Tâ Risale-i Nur'un ihlasına dünya menfaatleri girmesin, bir zarar vermesin ve başka kardeşler de ibret alıp hiçbir şeye âlet edilmesin."(Em. Lâh.273)
Sungur ağabeyden şunu duydum. Üstad Hazretleri sizin için defalarca söylemiş: "Yeminle söylüyorum, Ahmet Aytimur'u on şeyh-ül İslama değişmem" dermiş? Benim yanımda böyle bir şey söylemedi. İnsan kıtlığında işte biz burada bastırıyorduk, onun için söylemiş olabilir.. Benim yanımda söylemedi.
Mehmet Gülırmak zannedersem Üstad'a bir yemek hazırlamış? Üstad az koy deyince; Mehmet Gülırmak:"ben onu bir lokmada bitiririm" demiş.
Üstad herhalde; "nefsine hâkim olamayan hiçbir şeyine hâkim olamaz" diye ona demiş?.
Üstad hazretleri İstanbul'da… Bir gün, "beni kalabalık bir yere götür" dedi. O zaman Karaköy'de tramvay yolu vardı, taksim'e çıkardı… Orada Bankalar Caddesi diyorlardı; kalabalıktı orası... Oraya götürdüm. Orada bana; "…….. gidelim" dedi. Üstad orada oturmuş ya evvelce… Deniz kenarında… O zaman oradaki evler daha yapılmamıştı. Taksiyle gittik biz... Taksiden indik, "burada biraz duralım" dedi. Üstad orada oturdu; "burada bir çay olsaydı içerdik, hâtıra oldurdu" dedi. Tabi ben çayı nerden götüreceğim, bulamadık.. Neyse biz oradan aşağıya deniz kenarına indik. Üstad: "Burada güzel bir yer olsa da otursak" dedi. Baktım karşıda bir bahçe var. Yaşlı bir adam da önünde oturuyor. Ben hemen kapıyı açtım, ona doğru gittim. Üstad; "gel gel" dedi ama, diyene kadar ben o adamın yanına gittim... "Biraz hava almak için burada dursak?" dedim. Adam: "Burası İngilizlerin yeri, yasak" dedi. Ben de döndüm... Dönünce daha ben Üstada bir şey anlatmadan: "Bunlar benim kırk senelik düşmanım" dedi. Herhalde orası İngiliz sefareti gibi bir yerdi. Ondan sonra biz döndük geldik, Üstad Çarşamba da oturuyordu…
İstanbul Süleymaniye'de Nazif Çelebinin evinde, gizli ders yapılıyordu. İki tane mebus getirmişlerdi derse; Demokrat Parti mebuslarından… Orada kimin olduğunu şimdi hatırlamadığım bir kitap okudular. Arkasından da Risale-i Nur okundu. Risale okununca o gelen mebuslardan biri; "bu kimin eseridir?" diye sordu. Ama diğer kitabı sormamıştı. "Bu Bediüzzaman Hazretlerinin eseridir" dediler. O zaman ben size bir hatıra anlatayım dedi ve şunu anlattı: "Sene 1934-35 gibiydi… Bediüzzaman Hazretlerini Eskişehir'de mahkemeye vermişlerdi… İdamla yargılıyorlardı… Ben de o zaman Ankara'da Adalet Bakanlığında vazifeliydim. Benimle, "Eskişehir'deki Bediüzzaman'ı asın" diye Eskişehir'deki Müdde-i Umumiye'ye bir yazı gönderdiler. Ben de Eskişehir'e gittim... Fakat mahkemede Bediüzzaman öyle bir savunma yaptı ki asmaya bir imkan bulamadılar..." O zat bunu anlatmıştı orada, bunlar iki kişi Konya mebuslarındandı..
(Ağabeyler Anlatıyor.)
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: