ORYANTALİZMİN ZEHİRLİ TOHUMLARI: TARİHSELCİLİK VE MEALCİLİK
Yayınlanma :
14.12.2018 22:12
Güncelleme
: 14.12.2018 23:46
Allah tarafından kulu ve resulü Hz. Muhammed’e (asm) indirilen Kur’an’a ilk olarak bir “beşer sözü” dendi. Çöl ortasında kalmış, ari bir dil hâkimiyetine sahip Kureyş kavmi bu söylediği yalanı ilk kendisi tekzip etti ve “Bu beşer sözü olamaz” itirafında hemen bulundu. “Bu geçmişte bahsedilen masaldır” dendi, yine kendi içlerinden “Biz böyle masal işitmedik” itirafı yapıldı, “Bu şiirdir” dendi, biz şiiri biliriz “Bu şiir de olamaz” dendi vs…
Kureyş müşrikleri anladı ki Kur’an’a karşı dil ile mücadele edilmez bu sefer kılıçlar çekildi. Kuran’ı tebliğ eden Resul-ü Ekrem (asm) ortadan kaldırılırsa ancak bu şekilde Kur’an’a karşı gelebilecekleri zehabına kapıldılar ve son yola başvurdular. Allah’ın inayeti ile onu da başaramadılar. Arap Yarımadası’ndan dünyaya hakikat ışığı yayıldı. Yarasa misal ruhlar bu ışıktan rahatsız oldular, oluyorlar, olacaklar.
İslam devletinin güç kazanması sonrasında kılıçla da mücadelenin mümkün olmadığını anlayan ehl-i küfür yine libas değiştirdi, adileşti, münafıklaştı. Bu halde ve bu dönemlerde İslam topraklarında Şarkiyatçılar (Oryantalistler) uzun süre ihtisas yaptılar, Kur’an ile Müslümanın bağlarını koparmak için şeytanın nezaretinde mesai harcadılar.
Şarkiyatçılar marifetiyle ekilen zehirli tohumlar günümüzde meyvelerini Kur’an mealciliği ve Tarihselciler olarak vermeye başladı. Zira ehl-i küfür şunu fark etti ki Kur’an ve İslam’ın karşısında olanlar kaybetmeye mahkûmdur. Bu sebeple karşımızda değil artık içimizde ve yanımızda durarak zehirlerini kusuyorlar.
Tarihselcilik
Kökeni mitolojik karakter Hermes’e kadar dayanan “hermenötik” yaklaşım olarak Batı’da kullanılan bir anlama aletinin bizdeki karşılığıdır Tarihselcilik.
Kısaca Rönesans döneminde Kilise ve İncil’in tamamen batıl ve akla ziyan olduğu ilan edildiğinde Batılı Hristiyanlar, Kiliselerin varlığını muhafaza etmek ve akla uydurmak için, “Durun siz yanlış anlıyorsunuz. İncil’deki hikâyeler aslında o dönemde geçerliydi, Hristiyanlıktaki öğreti böyle anlaşılmalıdır” dediler. Rönesans döneminde İncil’i o günün şartlarına uygun olarak değiştirme faaliyeti hermenötik yaklaşım olarak tarihe kaydedildi.
Bu algı ile “Kur’an’daki hikâyeler bu günün şartlarında geçerli değil. Onlar tarihte kaldı. Bugün şu şekilde anlaşılmalı” diyerek Kur’an ayetlerini sebeb-i nüzulündeki tarihe hasretmek ve hapsetmek dalaleti de Tarihselci yaklaşımdır.
Misal olarak Tarihselciler, Kur’an’ın emrettiği şekilde[1]kadının mirastan bir pay, erkeğin ise iki pay alması ayetini küçücük akıllarına sığıştıramadıklarından, “Bu ayetler geçmişte kaldı. Biz bugün bu şekilde anlamıyoruz. Kadın erkek eşittir, böyle bir farklılığı bugün ifade edemeyiz” demektedirler. Müslümanım diyen Avrupa beslemesi bir kısım adamlar Kur’an’ın emirlerine uymak yerine, Kur’an’ı kendi hevalarına uydurmaktadırlar. Onların Kur’an ve İslam düşmanlarının safında oldukları ehl-i dikkatin nazarından kaçmamıştır ve kaçmayacaktır.
Mealcilik
Kur’an-ı Kerim, ehl-i iman tarafından binlerce nüsha tefsir edilmiştir. 20. yüzyıla kadar devam edilen bu süreçten sonra yine ehl-i küfrün parmağıyla Kur’an-ı Kerim Müslüman ülkelerde Arapçadan o ülkenin diline tercüme edilmeye başlanmıştır. Tercümenin kısıtlı olması, gerçek manayı ifade et
[01:38, 14.12.2018] Bülent Ertekin: EZBERLER BOZULUYOR MU?
Bizim kuşak; “Ne Şam’ın şekeri, Ne Arab’ın yüzü” tekerlemeleriyle yıllar boyu yetiştik. Sanırım bunda biraz da bilinçli olarak “abi” ya da “baba” pozisyonundan “düşman” meydana getirmek isteyenlerin nakış nakış dokuduğu düşmanlık halitasının etkisi büyük olsa gerek…
Birkaç yıldır, hatta son yıllarda ezberlerimiz bozuluyor.
Bize yüzyılın başında öğretilenlerin bilgi çağında doğrular olmadığını en azından öğrendik. Yani ezberlerimiz bozuldu.
Geçtiğimiz günlerde gecikmiş, çok değil 90 yıl önceki eyaletimiz Halep ile Şam seyahatlerimiz oldu. Şam’da ne şeker gördüm ne de yüzyıllar boyu kardeşimiz olan Çanakkale’de kendi topraklarından kilometrelerce ötede vurulup tertemiz alnından uzanıp yatan Arap kardeşlerimizin o bize ezberletilen sevimsiz yüzünü gördüm.
Ama bir şeyi çok net gördüm.
Arap kardeşlerimizin içine sızarak yıllarca onlar gibi giyinip onlar gibi olmaya çalışan İngiliz Casusu Lawrense’nin zihinsel iğfal ettiği, Suriye topraklarında -bugün bir başka Arap ülkesi Irak’ta Amerikan askerlerinin olduğu gibi- dün de Suriye’de masum Müslüman kanı akıtan Fransız’ın yakıp yıktığı topraklarda bugün bir başka Arabın yüzünü gördüm.
O yüz bize öğretilen yüzden çok farklı bir yüzdü…
“Osmanlıyı İngiliz’in, Fransız’ın entrikaları ile “emperyalist”, “işgalci” yaftasını vuran Şam’ın-Haleb’in çocuklarının torunları, tıpkı “bizi arkadan vurdular! Hainler!” tanımlamaları ile bakan Osmanlı çocuklarının torunlarıyla kucaklaşırken yapılan karşılıklı hatalardan ders almışa benziyorlar.
Abisini bilmeden öldürdükten sonra başında ağlamasını bile beceremeyen Arab dünyasında bugün “abi” pozisyonundaki Osmanlının torunlarından tarih sahnesinde bir özür borcudur kitaplardan bu yıl kaldırılan Osmanlı ve Türkler aleyhindeki ibareler…
Son yıllarda Türk dış politikalarındaki İsrail ve Amerikan eksenli “Komşularınız sizin en azılı düşmanlarınızdır” ezberlerinin komşularının dünün tebası olduğunu hatırlayan mazi hafızasını kaybetmiş neslin yeniden şanlı mazisini hatırlayarak kardeşleriyle kucaklaşırken ince bir özrüdür…
Yine “emperyalist” diye adlandırılan Osmanlının kültürel mirası olan tarihi eserleri restorasyon kapsamında tamir etme girişimleri de bir başka Osmanlının torunlarından özür dilemenin farklı şeklidir.
Hepsinden önemlisi caddesine, bulvarına Türk isimleri verme yarışı ile Türkiye’deki belediyelerle kardeş şehir uygulamaları da iki kardeş ülkenin halklarını birbirinden ayırmak için döşenen kültürel mayınlar da tıpkı maddi mayınlar gibi temizleniyor.
İnşallah Şam Emevi Camiinde on bin kişiye asrın başında hitabeden o büyük alimin ifadesiyle “öldürdüğü kardeşinin başında ağlayan İslam ülkeleri “basu badel mevt” hakikatini (yeniden dirilmek) günümüzde mucizevi şeklinde yaşıyor ve yaşayacak. Ümitvar olmamak için hiçbir sebep yok. Çünkü artık ezberler bozuldu...
HAYIRLI CUMALAR.
CUMANIZ MÜBAREK OLSUN:)
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: