Devletler, ülkelerini en iyi şekilde temsil etmek için bir başka ülkeye elçi tayin ederler. Bunun bir diğer adı, yani elçinin SEFİR dir. Elçilik yada ateşe dünyada ülke olmuş, bağımsızlığını ilan etmiş her ülke tarafindan tesis edilen bir müessesedir. Buraya tayin edilen insanların hepsi de devlet tedrisatından geçmiş ve devleti en üst noktada temsil yetkisine sahip kişi veya bireylerdir. Tabiiki tüm bu fiil ve davranışları sergileyenler; devlet adına, devleti yöneten idareciler adına yapar. Yani amiyane tabir ile gittiği her yerde bir Başbakan, bir Cumhurbaşkanı mesabesindedir. ELÇİ yada SEFİR ateşten bir gömlektir. Elçi veya sefirin geniş bir tanımlamasını yapar isek;
" Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden,
Bir uzlaşma sağlamak veya iş bitirmek için birinin yanına gönderilen kimse yada kimselere denir.
Tabiiki tanımını yaptığımız SEFİRLİK i başka manalar da yorumlayan veya tanımlayan ülkelerde yok değil.
Mesela.
Mesela; ABD hangi ülkeye bir SEFİR(L)
atasa, inanın orası kaynayan bir cadı kazanı.
ABD büyükelçileri, genelde gittikleri ülkeler de iç siyaseti dizayn etmek istedikleri ve teröristleri destekledikleri için “istenmeyen adam” olarak yani başka bir tabirle AJAN olarak görülmektedir. Gerçekten de böylemidir? Bunu ispat edecek delilleriniz varmı?
Elbette.
Mesela.
TÜRKİYE yeye gelen eski ve yeni SEFİR lere bir bakalım.
Gelenler gerçekten SEFİR (!) mi?, yoksa SEFİL mi? belli olmayan AJANLARA bakalım.
Eric Edelman’dan Ross Wilson’a, James Jeffrey’den Francis Ricciardone’ye ve son olarak John Bass’a kadar tüm elçiler, Türkiye’nin içişlerine müdahale eder nitelikteki eylemleri nedeniyle tepkilerin odak noktası oldu.
İşte, ABD’nin 2002 yılından bu yana ‘siyaset dizaynı’ ve ‘darbe organizesi’ gibi görevlerle Ankara’ya yolladığı elçilerin hazin hikayesi...
JOHN BASS,
1 Ekim 2014 tarihinde göreve başladı. Karıştığı eylemler nedeniyle Ankara’da adeta ‘istenmeyen adam’ ilan edilen Bass, yeni görev yeri Afganistan’a Türkiye’den kovularak gitti.
Bass, 3 yıllık Türkiye kariyeri boyunca çok sayıda kirli oyunun merkezinde yer aldı.
ABD’nin PYD-PKK terör örgütüne hem lojistik hem silah desteği verdiğine ilişkin onlarca kanıt, video ve fotoğraf olmasına rağmen ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, diplomatik teamülden çıkarak Twitter diline sarıldı. Elçilik, “ABD hükümetinin DEAŞ’a destek verdiği yönündeki iddialar doğru değildir. ABD hükümeti, YPG veya PKK’ya silah ya da patlayıcı sağlamamıştır, nokta” şeklinde skandal bir açıklama yayınladı.
PKK’nın adeta üsse çevirdiği belediyelere kayyum atanmasından sonra da sahneye çıkan John Bass, “Kayyum atamalarının geçici olacağını ve vatandaşların yakında Türk anayasasına uygun yeni yerel yetkililer seçmelerine izin verileceğini ümit ediyoruz” dedi. PKK destekçisi bildiriye imza atan akademisyenlere de sahip çıkan Bass, teröristlerin katlettiği yüzlerce masumu unuttu; “Şiddetle ilgili endişelerin ifade edilmesi, teröre destek vermekle eşdeğer değildir” açıklaması yaptı.
24 Nisan sözde Ermeni soykırımı anma gününde sosyal medya hesabında İngilizce olarak ‘Ermenileri Anma Günü’ yazan Bass, Türkçe mesajında ise birdenbire ‘soykırım’ dedi.
Bass, Türkiye’deki enerji işleriyle de yakından ilgilendi. Artvin’deki HES projesi sürecinde soluğu hemen bölgede alan Bass, santral projesine yönelik eylemler için yöre halkını kışkırttı.
Devlet sırlarını sızdırarak casusluktan yargılanan Can Dündar tutuklanınca telaşlanan Bass, “Bir basın kurumunun daha baskılandığını düşündüren gelişmelerden oldukça endişeliyiz” mesajı paylaştı.
Türkiye’de kaotik eylemler için Büyükada’da plan toplantısı icra edenlere yönelik yapılan operasyon, elbette ilk başta Bass’ı çıldırttı. Bass, provokatörler mahkemedeyken ‘özgürlük’ çağrısı yaptı.
Bass, 15 Temmuz darbe girişiminin baş piyonu FETÖ’cülere de sahip çıktı. FETÖ üyesi polis ve savcıların ABD bağlantılarını sağlayan konsolosluk çalışanı Metin Topuz tutuklanınca panikleyen Bass, Topuz’a yönelik sağlam temellere dayanmadığını iddia etti.
GELELİM; ROSS WİLSON a
Ross Wilson, 2005-2008 arası Ankara’da görev yaptı. CHP eski lideri Deniz Baykal’a yönelik kaset kumpasından haberdar olduğuna ilişkin izlenimler veren Wilson, Wikileaks’e düşen gizli belgelerdeki ifadelerinde, ABD’nin Türk siyasetini nasıl dizayn etmeye çalıştığını gözler önüne serdi: “Baykal’dan kurtulup yerine marjinal şekilde daha sunulabilir bir lideri yerleştirmek Erdoğan’a ve AK Parti’ye karşı ordu ya da yargı yoluyla baskı kurmaktan daha etkili bir silah olabilir.”
YA, FRANCİS J. RİCCİARDONE YE NE DİYELİM?
2010 yılında Ankara’ya büyükelçi atandı. 2014’te de görev süresi doldu. Şuan Mısır Amerikan Üniversitesi Rektörlüğü görevini sürdürüyor. Ricciardone, başta 17-25 Aralık darbe girişimi olmak üzere birçok süreçte yaptıklarıyla hafızalara kazındı.
Çeşitli soruşturmalar kapsamında yargılananlara ilişkin hakim ve savcılara gözdağı vermekten çekinmeyen ‘Ricci’, zanlılara ilişkin iddiaların mesnedsiz olduğunu savundu, “ABD ve Avrupa mahkemelerinin buna anlam vermesi zor olacaktır” dedi.
FETÖ üyesi hakim-savcı-polisler eliyle icra edilen 17-25 Aralık darbe girişiminden büyük haz duyan Ricciardone, püskürtülemeyeceğine inandığı bu kumpası öve öve bitiremedi. AB ülkelerinin büyükelçileriyle yaptığı toplantıda Ricci’nin, “İran’a uyguladığımız ambargoyu Halk Bankası ile deldiler. Bunu engellemek için harekete geçtik. Bugünden sonra bir imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz” dediği ortaya çıkmıştı. Ricci, daha sonra 17-25’i “Yurtta stres cihanda stres” sözleriyle tanımladı.
*Paralel yapıdan ve ‘dış tehditler’ söyleminden hiçbir şey anlamadığını belirten Ricci, hükümet karşıtı protestoculara da cesaret vermeyi ihmal etmedi: “İyi bir idare istiyorsunuz ve talep etmeye devam ettiğiniz takdirde, bunu elde edeceğinize eminim.”
”İster darbeci generaller, ister Erbakan gibi adamlar olsun yine de Türkiye’ye mahkumuz” itirafından geri kalmayan Ricci, görevden ayrıldıktan sonra da boş durmadı. Bu sefer “Türkiye Suriye’de teröristlere yardım ediyor” kampanyasına vargücüyle katıldı; Ankara’nın el-Nusra ile çalıştığını iddia eden ilk ABD’li oldu.
PEKİ, ERİC EDELMAN
Eric Edelman, 2003-2005 arası Türkiye’de görev yaptı. Görevde iken iki ülke ilişkilerini gerginleştiren Edelman’a 2004’te Başbakan Erdoğan, 6 hafta boyunca randevu vermedi. Randevu verildiğinde gecikmeye gerekçe gösterilen ‘Unutmuşuz’ açıklaması Edelman’ın görevden ayrılmasında önemli rol oynadı. FETÖ üyeleri eliyle yürütülen kumpas davalarını kullanarak bunu AK Parti’ye yönelik operasyon amaçlı kullanan Edelman, daha sonraki açıklamalarında ise kâh Erdoğan’ın ‘tek adam’ olduğunu iddia etti, kâh “Türkiye iç savaşa doğru gidiyor” dedi. Hızını alamayan Edelman, FETÖ elebaşı Gülen’i övmekten geri durmadı.
Görüldüğü gibi ülkemize SEFİR mi? yoksa SEFİL mi olduğunu kestiremediğimiz; lakin bize göre ülkemizi bölüp, parçalamak, iç karışıklıklar ile ülkemiz ve ortadoğu da yine yeniden bir harita çizmek için gönderilen;
ALÇAK,
SEFİL,
YALANCI,
DÜZENBAZ,
HİLEKAR,
TERÖRİSTLERİN YARDAKÇISI.
SEFİL AJANLARDIR.
Selâm ve dua ile
SEFİR Mİ? YOKSA SEFİL Mİ?
Yayınlanma :
22.10.2017 15:54
Güncelleme
: 22.10.2017 15:54
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: