Ulusal güvenlik Tehlikesi ve Uluslararası Dijital Casusluk
Dünya artık klasik casusluk filmlerindeki gibi ajanların gizli belgeleri çaldığı, gizli kameralarla bilgi sızdırdığı bir yer değil. Bugün bilgi, yani veri, hiç farkına varmadan elimizin altından kayıp gidiyor. Üstelik bunu sağlayan ne bir ajan ne de karanlık bir örgüt, bizzat her gün elimizden düşürmediğimiz cep telefonlarımız, akıllı ev cihazlarımız, arabalarımız, hatta evimizdeki televizyonlarımız, gelin birlikte bakalım. Dijital casusluk, hayatımıza nasıl sızdı?
Bugün dünyada büyük devletler, kendi askeri güçlerini artırmak kadar veri toplamak için de yarışıyor. Çünkü bir ülkenin insanını, toplumunu, yollarını, fabrikalarını, askeri üslerini, alışkanlıklarını ve zayıf noktalarını öğrenmek, savaşmadan üstünlük kurmanın en kolay yolu.
Tesla Araçlar, Tekerlekli Veri Toplayıcılar. Tesla otomobilleri dünyanın en ileri teknolojili araçları olarak pazarlanıyor. Otonom sürüş, güvenlik, konfor… Ancak bu araçların bir başka özelliği daha var! Her an her yerde veri topluyorlar.
Üzerlerinde bulunan kameralar, radarlar, sensörler sadece sürüş güvenliği için değil, aynı zamanda çevreyi sürekli kaydetmek için de çalışıyor. Düşünün, Ankara’da bir Tesla aracı, yol güzergâhını kaydederken aynı zamanda askeri bölgelerin önünden de geçiyor hatta askeri tesisin içine bile giriyor çünkü bunu kullanan askerlerde var. Bu görüntüler, trafik yoğunluğu, hız, park alışkanlıkları derken milyonlarca küçük veri birleşiyor ve dev bir dijital harita oluşturuyor.
Eskiden bir ülkenin şehir planlarını öğrenmek için casus uydulara, yıllarca süren saha çalışmalarına gerek vardı. Şimdi ise her bir akıllı otomobil, gönüllü bir “casus” gibi çalışıyor.
Grok Yapay Zekâ, Düşüncelerimizi Okuyan Sistem. Elon Musk’ın geliştirdiği Grok yapay zekâsı, sosyal medya platformu X üzerinden milyonlarca insanın yazışmalarını analiz ediyor. Attığınız her mesaj, kullandığınız emojiler, paylaştığınız fotoğraflar… Hepsi bir algoritmanın elinde.
Bu sistemler sayesinde toplumların hangi olaylara nasıl tepki verdiği, hangi fikirlerin hangi kitleleri etkilediği, hangi grupların birbirine karşı hassas olduğu ortaya çıkıyor. Bu bilgi sadece ticari reklamlar için değil, aynı zamanda propaganda ve psikolojik harp için de kullanılabilir.
Bir düşünün, geçmişte toplum mühendisliği denilen şey, gazeteler ve televizyonlarla yapılırdı. Şimdi ise yapay zekâ, her bireyin en zayıf noktasını bile analiz ederek nokta atışı yönlendirmeler yapabiliyor.
Ggoole Maps ve Benzeri Haritalar, Sokak Sokak Casusluk yapıyor. Hepimizin kullandığı harita uygulamaları, adres bulmakta büyük kolaylık sağlıyor. Ancak her kullandığımızda sistem, bizim konumumuzu, gittiğimiz yolları, sık ziyaret ettiğimiz mekânları kaydediyor.
Üstelik sadece biz değil, milyonlarca insan aynı anda kullandığı için şehirlerin trafik yoğunluğu, lojistik rotaları, enerji santrallerine gidiş yolları, limanlardaki hareketlilik, hatta güvenlik görevlilerinin rutin güzergâhları bile ortaya çıkıyor.
Bir ülkenin stratejik damarlarını bu kadar kolay görebilmek, klasik casusluk döneminde ancak hayal edilebilirdi.
Casusluğun yeni hali, evimizdeki televizyon, buzdolabına gizlendi. Bugün neredeyse tüm cihazlarımız internete bağlı. Akıllı televizyonlar, sesli asistanlar, güvenlik kameraları, hatta buzdolapları bile… Bu cihazların çoğu, farkında olmadan mikrofon ve kamera verilerini şirket merkezlerine gönderiyor.
Bir evde hangi saatte ışıkların açıldığı, hangi programların izlendiği, hatta kimin ne sıklıkla yemek yediği bile analiz edilebilir. Yani artık casusluk için eve gizli kamera koymaya gerek yok, televizyonunuz zaten bu görevi üstlenmiş durumda.
Eskiden bir ülkenin kritik bilgilerini öğrenmek için aylarca, hatta yıllarca süren operasyonlar yapılırdı. Ajanlar belgeler çalar, şifreler kırar, gizli toplantılar izlenirdi. Bugün ise aynı bilgi, Wifi ağları, Baz istasyonları, Cep telefonları, CCTV kameraları, Akıllı ev sistemleri, İnternete bağlı televizyonlar, Yapay zekalar, sayesinde birkaç saniyede toplanabiliyor. Casusluk artık bireylerin ceplerinde, evlerinde, arabalarında, yani hayatlarının her noktasında.
Ulusal güvenlik için alarm zilleri çalıyor. Bütün bu tablo, yalnızca bireysel gizlilik değil, doğrudan ulusal güvenlik sorunu anlamına geliyor. Çünkü, askeri bölgeler dijital olarak izlenebiliyor. Toplumsal eğilimler analiz edilip kitleler manipüle edilebiliyor. Ekonomik hareketlilik takip edilerek stratejik avantaj sağlanabiliyor. Siber saldırılar için kritik bilgiler toplanabiliyor. Yani dijital casusluk, bir ülkenin ordusunu değil, doğrudan toplumun tamamını hedef alıyor.
Devletler, veri egemenliğini sağlamalı. Vatandaşlarının verilerinin hangi ülkeye gittiğini, nasıl kullanıldığını denetlemeli.
Yerli yazılım ve donanımlar geliştirilmeli, kritik altyapılarda yabancı teknolojiye sınırlama getirilmeli. Yeli ve Milli yazılımlar geliştirilmeli, Uydu sistemlerine karşı tesislerin üzeri bulutlandırılmalı. Veri güvenliği yasaları güçlendirilmeli, ihlallere ağır yaptırımlar uygulanmalı. Ülkemizde faaliyet sürdüren yabancılara ait Özel Güvenlik Şirketleri kapatılmalı ve vatandaşlar dijital okuryazarlık konusunda bilinçlendirilmeli, hangi cihazın hangi bilgiyi topladığı halka anlatılmalı. Siber istihbarat birimleri, dijital casusluğu tespit edecek kapasiteye sahip olmalı.
Artık hiçbirimiz “Benim gizleyecek bir şeyim yok” diyerek rahat davranamayız. Çünkü mesele sadece kişisel gizlilik değil, bir ülkenin güvenliği, bağımsızlığı ve geleceğidir.
Klasik casuslukta istihbarat personeli aylarca, yıllarca çalışır, risk alır, canını tehlikeye atardı. Bugün aynı bilgi, akıllı telefonunuzun konum verisinden, evinizdeki televizyonun internet bağlantısından, arabanızın sensörlerinden birkaç saniyede elde edilebiliyor.
Veri, en güçlü silahtır! Bu silahı kim elinde tutarsa, yarının dünyasında gücü de o belirleyecektir. Allah’a ısmarladık hoşça kalın.
Aydın Benli
Yorumlar
Kalan Karakter: