Atatürk’ün “iki büyük eserimden biri” dediği Cumhuriyet Halk Partisi, bugün tarihinin belki de en sarsıcı günlerinden geçiyor. Hırs, kibir, açgözlülük, para tutkusu ve makam sevdası; CHP’yi köklerinden koparıp kimliksiz bir yapıya dönüştürdü. Ve ne yazık ki bu tablo daha işin “Lelesi”, asıl tehlike ise henüz karşımıza çıkmadı. Bu işin bir de “Lolo”su var…
Kim ne derse desin, 13 yıl boyunca CHP’yi yöneten Kemal Kılıçdaroğlu, partiyi belli bir çizgide tutmayı başardı. Hatalarıyla, eksikleriyle ama en azından dengeyle… Bugün CHP tabanı, “acaba Kılıçdaroğlu dönse daha mı iyi olurdu?” sorusunu yüksek sesle sormaya başladıysa, bu bile yaşanan çöküşün sessiz çığlığıdır.
İlk büyük kırılma, 19 Mart 2025’te geldi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi merkezli dev bir operasyonla CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da dahil olmak üzere 100’ün üzerinde kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Suçlamalar hafif değildi: “Terör örgütüne yardım, ihaleye fesat, kişisel verilerin izinsiz kullanımı, rüşvet”… Kısacası, iddialar CHP’nin en çok sahip çıktığı değerleri yerle bir edecek düzeydeydi.
Bu daha işin başlangıcıydı.
Kurultay süreci de yangına körükle gitti. CHP’nin 38. Olağan Kurultayı'nın iptali istemiyle açılan dava, 8 Eylül’e ertelendi. Bu karar, genel merkezde “önemsiz teknik bir süreç” olarak görülse de, tabanda infiale yol açtı. Özellikle eski genel başkan Kılıçdaroğlu’na yakın çevrelerin bu davayı "kurultayı zamana yayarak yönetimi sarsma planı" olarak yorumlaması, parti içi hesaplaşmaların sürdüğünü açıkça gösterdi.
Ve sıra geldi İzmir’e…
CHP’nin “kalesi” olarak bilinen İzmir’de, Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yolsuzluk soruşturmasında, aralarında eski Başkan Tunç Soyer ve İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun da olduğu 126 kişi gözaltına alındı.
Suçlamalar mı?
“İhaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kamu kaynaklarının yağmalanması…”
Hazırlanan rapor dudak uçuklatıyor:
📌 Kamu zararı: 281 milyon TL
📌 Yersiz ödeme: 274 milyon TL
📌 İZBETON zararı: 973 milyon TL
📌 Kooperatif mağduriyeti: 41 milyon TL
Toplam zarar milyarları buluyor… CHP içinde kimse artık “bu sadece bir iddia” diyerek geçiştiremiyor. Çünkü belgeler ortada, gözaltılar ortada, kamu vicdanı darmadağın...
Peki sırada ne var?
2024 Aralık ayında Karşıyaka Belediyesi’yle ilgili, temizlik araçları ihalesinde usulsüzlük iddiasıyla yapılan suç duyurusu hâlâ savcılıkta. Kulislerde Karşıyaka’nın da soruşturma dosyasına girmek üzere olduğu konuşuluyor. Bir CHP'li belediyenin daha kapısı çalınırsa, kim şaşırır?
CHP içindeki bazıları hâlâ bu çöküşü bir “karalama kampanyası” olarak görmeye çalışıyor. Oysa millet gerçeği görüyor. Dosyalarla, belgelerle, mağdurlarla… Tıpkı Temel’in dediği gibi:
“Lele buysa, Lolo’da ben yokum!”
Temel işe ilk başladığında dosyaların ağırlığı altında eziliyordu. Şimdi CHP, kendi içinden çıkan dosyaların yüküyle eziliyor. Üstelik bu yük daha “Lelesi” kısmı…
Çöküş kaçınılmaz görünüyor. Ama bu çöküş yalnız CHP’yi değil, Türkiye’de muhalefet umudunu da beraberinde sürüklüyor. “İktidar yoruldu, değişim şart” diyen milyonlar, alternatifin ne kadar hazır olduğunu sorguluyor artık.
Ne hazindir ki, Atatürk’ün kurduğu parti bugün, onun mirasını savunması gereken yerde; mirasını harcayanlarla anılıyor.
Ve millet sessizce soruyor:
“CHP mi değişti, yoksa biz mi çok şey bekledik?”
Yorumlar
Kalan Karakter: