MEZOPOTAMYA’NIN KADİM KÜLTÜRLER ŞEHRİ GAZİANTEP’TE BÜYÜLEYİCİ GÜZELLİK “RUMKALE”
Ülkemizin bulunduğu Anadolu topraklarının her bir köşesinde geçmişten bugüne birçok tarihi ve kültürel dokuya rastlamak mümkün. Bu yazımda sizlere Paleolitik dönemden günümüze kadar kesintisiz yerleşimin olduğu ve kadim kültürlerin buluştuğu şehrimiz Gaziantep’in Yavuzeli ilçesinde Fırat Nehri'nin kıyısında yer alan muhteşem manzarası ve tabii güzelliği ile büyüleyici bir tarihi mekândan bahsedeceğim. Güneydoğunun adeta saklı bir cenneti gibi olan bu yer Rumkale veya Urumgala diye bilinir.
Gaziantep’in Yavuzeli ilçesinde Merzimen Çayı’nın Fırat Nehri ile birleştiği noktada dik kayalar üzerine kurulmuş olan Rumkale görenleri büyülemekle birlikte güzelliğiyle göz kamaştırıyor. Günümüzde üç tarafı baraj gölüyle çevrilmiş olduğundan dolayı bir yarımada görünümündedir. Nizip-Birecik baraj gölünün oluşumuyla doğmuş bir yarımadadır burası.
Antik dönemden günümüze kadar Şitamrat, Kal-a Rhomayta, Hromklay ya da Hromgla, Ranculat, Kal-at el Rum, Kal-at el Müslimin ve Kale-i Zerrin (Altın Kale) gibi birçok farklı isimle adlandırılan kale, iki bedenden oluşmuştur. Birinci beden doğu, kuzey ve batıda kayalığın dik olarak yontulmasıyla adeta tabii bir sur meydana getirerek oluşturulmuş. İkinci beden ise bu tabii oluşan surun üstüne sert kalker kesme taşlarla sur duvarı olarak yapılmıştır. Rumkale'deki bugünkü mimari kalıntılar Geç Roma ve Orta Çağ karakterlerini taşımaktadır. Kale de beden duvarları ve burçların dışında bugün görülebilen mimari kalıntılar arasında Orta Çağ’da inşa edilmiş Aziz Nerses Kilisesi, hemen kuzeyinde yine bir Orta Çağ yapısı Barşavma Manastırı, çok sayıda başka yapı kalıntıları, su sarnıçları, su kuyusu ve hendek yer alıyor. Rumkale’deki toprak üstünde bulunan yapıların, 12 ila14. yüzyıllar arasına ait olduğu tahmin ediliyor Kalenin güney yönündeki kayalık uzantısının 12. yüzyılda oyularak hendek haline getirildiği ve böylelikle de kale ile kara parçasının doğrudan ilişkisinin kesildiği görülüyor. Kalenin kuzey ve doğu surlarında dikdörtgen planlı yedi burç ile kuzeyinde çok sayıda mazgal pencerelerin var olduğunu görüyoruz.
7 bin yıldan fazla bir sürerdir ayakta kalan kale belki de yüzlerce savaş, onlarca istila ve deprem gördü, bütün bunlara rağmen, günümüze kadar varlığını korumasını bilmiş. Jeopolitik konumundan dolayı, M.Ö. 855'te Asur Kralı III. Salmanassar tarafından da ele geçirildiği bilinen Rumkale'nin o zamanki ismi ise Şitamrat'tır. Tabii bir korunak olan ve asırlardır devletinin baskıları sonucunda birçok kaçağın sığındığı bir yer olan kale, müthiş bir tabiata sahiptir. Mezopotamya’nın bütün renkleri, kültür ve inançları farklı zaman dilimlerinde burada hüküm sürmüştür. Asurlular, Medler, Hititler ve Sümerler gibi kavimlerin burada varlıklarını görebilmek mümkün. Romalılar da burayı bir dönem askeri üs olarak kullanmışlardır. Roma döneminde Hz. İsa’nın havarilerinden Yohannes’in Rumkale’ye gelip yerleştiği ve kayadan oyma bir odada İncil’in nüshalarını çoğalttığı da rivayet edilmektedir.
Komagene Krallığı'nın başkenti olan Samsat'a yakınlığı ile Ortadoğu'ya giden kervanların yolu üzerinde bulunması kaleyi bir dönem önemli bir ticari merkez haline getirmiştir. Kale o dönemlerde nehir taşımacılığı için de önemli bir kavşak olarak görülürdü. 11. yüzyılda Urfa’nın, Haçlı Kontluğu olduğu dönemde Hromgia ismiyle anılan kale o dönemde de önemli bir merkez konumundaydı. Ermeniler ve Süryaniler içinde önemli mekân olan kale, 12. yüzyıl sonlarına doğru 1292 yılında Memlüklülerin eline geçmiştir. Memlüklüler kaleyi fethettikleri anda kale tahribat görmüş ve Sultan Eşref Halil mancınıkların yıktığı ve tahrip ettiği surlar ile kale içindeki evlerin tamiri için Şam naibi Emir Sencer Eş-Şücai'yi görevlendirmiştir. Rumkale, bu emir tarafından o dönemde yeniden imar edilmiştir. Mercidabık Savaşı'ndan sonra 1516 yılında Osmanlıların yönetimine geçen Rumkale, Halep Eyaletinin Birecik Sancağına bağlı bir kaza haline getirilmiştir. 17. yüzyıl ortalarında Rumkale'ye gelen meşhur seyyah Evliya Çelebi, eseri Seyahatnamesinde Yavuz Sultan Selim Han’ın burayı imar etmek için gayret ettiğini ancak halihazırda pek kullanışlı olmadığını zikretmektedir. Evliya Çelebi, bu ifadesiyle Rumkale'nin muhtemelen Memlüklüler döneminde bir uç kalesi olarak sahip olduğu stratejik önemini yitirdiğini ortaya koymaya çalışmıştır. Kale, Osmanlı hâkimiyetine geçmesinin ardından sürekli gerilemiş ve kale sakinleri Fırat'ın hemen doğusunda bulunan Halfeti’ye göç etmişlerdir. Moltke'nin buradan geçtiği 1837 yılında Rumkale’de sadece 40 hane ikamet etmekteymiş. Şehrin geri kalan kısmı ise harabe haldeymiş. 19. yüzyılın ikinci yarısında Rumkale'de 6 hane kalmış ve bunlarda daha sonra burayı terk etmiştir.
Mezopotamya'nın ücra bir köşesinde, olağanüstü bir mimari yapı olarak bugün de ziyaretçilerini bekleyen Rumkale bir yarımada üzerinde bulunduğu ve yarımadanın da hendek ile bağlantısı kesildiği için ulaşım Gaziantep’in Yavuzeli ilçesine 25 kilometre uzaklıktaki Kasaba Köyü'nden veya Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinden tekneler ile yapılabilmektedir. Buraya geldiğinizde belleğinizden hiç çıkmayacak bir tekne turu da yaparak veya burada yapılmış cam terastan etrafı seyrederek güzel bir an yaşayabilirsiniz.
Önder Güzelarslan
Yorumlar
Kalan Karakter: