Kirlenen Hava, Solan Hayat
Geçen haftaki “Isınan Dünya, Hastalanan İnsan” başlıklı yazımda, iklim değişikliğinin sağlığımızı ne kadar tehdit ettiğini paylaşmıştım. Bu hafta ise aynı kitabın — Climate of Change (Değişimin İklimi) — ikinci bölümünden bahsetmek istiyorum. Bu bölüm, çok daha ciddi.
Hepimizin her gün soluduğu havanın gizli yüzünü anlatıyor yani hava kirliliğini.
Sabah işe giderken aracımızı çalıştırdığımızda, bu soğuk günlerde evimizi ısıtmak için sobayı yaktığımızda ya da sanayi bölgelerinde bacalardan tüten dumanları gördüğümüzde…
Aslında hepimiz aynı gerçeğe katkıda bulunuyoruz: havanın kirlenmesine.
Ama o kirli hava sadece gökyüzüne karışmıyor; tüm canlıları yani her şeye karışıyor.
özellikle de bu görünmeyen düşman, geleceğimiz olan çocuklarımıza, yaşlılara ve kronik hastalığı olanlara zarar veriyor.
Kitapta çok çarpıcı bilgiler yer alıyor ve oldukça akıcı bir üslup kullanılmış. Bilim insanları, hava kirliliğinin kalp krizi, inme, astım, KOAH ve hatta kanser gibi hastalıkları artırdığını açıkça ifade ediyor. Günümüzde bu hastalıkların hızla artması da bu bilgileri ne yazık ki doğruluyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, her yıl milyonlarca insan kirli hava nedeniyle erken yaşta hayatını kaybediyor. Uzmanlar, hava kirliliğinin sigara kadar ciddi bir sağlık riski oluşturduğunu vurguluyor.
Genelde duman denince “kötü koku” olarak düşünüyoruz.
Oysa o dumanın içinde neler yok ki?
Mikroskobik tozlar, kükürt dioksit, azot oksitleri, karbon monoksit ve ağır metaller… Bir çırpıda saydıklarımız bunlar.
Nefesimiz ile içeri giriyor, akciğerlerimize kadar ulaşıyor.
Bazıları kana karışıp kalbe gidiyor, damarları tıkıyor, beyne zarar veriyor.
Hava kirliliği, sadece solunum yollarını değil vücudumuzun her alanını etkiliyor.
Bir çocuğun nefes alırken zorlanması, bir yaşlının öksürük krizine girmesi, sadece “hava değişti” diyerek geçiştirilebileceğimiz şeyler değil.
Yani mesele artık sadece çevre kirliliği değil, sağlımız meselesi.
Bugün hava kirliliğini azaltmak için yapılan her adım, bir insanın daha uzun yaşamasını ve daha sağlıklı olmasını sağlıyor.
Daha az kömür, daha az duman, daha temiz enerji…
Hepsi bizim sağlığımız için…
Ne yazık ki son yıllarda temiz havayı bulmak lüks olmaya başladı.
Her gün temiz havayı bulmak için kilometrelerce yok kat ediyoruz.
Başka ülkelere de kaçamayız. Çünkü, kirli hava sınıf, ülke veya sınır tanımıyor.
Bir şehirde yanan kömürün dumanı, rüzgârla yüzlerce kilometre öteye taşınabiliyor.
Yani komşu ülkenin bacasından çıkan duman, bizi etkileyebiliyor.
Peki, çözüm ne?
Aslında çok basit ama kararlı adımlar gerekiyor.
Toplu taşıma kullanmak ve toplu taşıma sistemlerini modernize etmek, yenilenebilir enerjiye yönelmek, gereksiz yakıt tüketiminden kaçınmak, filtre sistemlerini iyileştirmek ve çevreye duyarlı üretimi teşvik etmek…
Hepimizin küçük katkısı, büyük bir fark oluşturabilir.
Unutmayalım, hava görünmez ama etkisi derindir.
Temiz hava, insanın en temel hakkıdır yani insanın sağlığını korumaktır.
Ne yazık ki “Gökyüzü Grileşirken Sağlığımız Soluyor”
Önlemler almaz isek vay halimize…
Prof. Dr. Hamdi TEMEL
www.hamditemel.com.tr
Yorumlar
Kalan Karakter: