Kurtuluşu Arayanlar ve Mirasyediler.
Biz insanlar, yaptığımız iyiliklerin karşılığını hemen almak; kötü fiillerimizin ise hiç karşılık bulmamasını isteriz. Ferah ve konfor dolu bir hayatı arzularız ama her nimetin şükrünü eda etmeyi ihmal ederiz. Başımıza bir olumsuzluk geldiğinde kabahati kendimizde aramak yerine isyana yelken açarız. İnancımızı bile kendi hoşumuza gidecek şekilde şekillendirir, ahiret hayatını hakkıyla önemsemeyiz.
Genelde bir kurtarıcı bekleriz; bizi karşı kıyıya geçirecek bir el. Oysa her türlü dünyevi menfaat için gösterdiğimiz gayreti, inanç ve amellerimize yansıtmakta cimri davranırız. Bir gün her şeyin hesabının sorulacağını biliriz ama bu bilgi bizde ciddi bir endişe uyandırmaz.
Bir gün biri çıkıp da hakikat adına bir şey söylese, biz söze mi kulak veririz, yoksa işimize geldiği gibi mi davranırız? Hülasa, rahmeti bol, yegâne merhamet sahibi bizi terk etmez. Fırsatlar yaratır, her daim kurtuluşa vesile kılar.
Peki, bu fırsatlardan nasipsiz kalanlar kimlerdir? Azalarını hakikate kapatanlar mı? Hidayet de delalet de apaçık ortadayken kim kurtuluşa erer? Arayan, gayret eden mi; yoksa mirasyedi rahatlığında olan mı?
Her gün huzurunda “Bizi doğru yola ilet” diyen bizlere bu dua neden tekrarlatılıyor? Belki de biraz tefekkür ile, O’na, O’nun istediği gibi bir kul olma yolunda adım atmak içindir. Alemlere rahmet olarak gönderdiği Resul’ün açtığı yoldan gitmek, bizlere bırakılan o kıymetli Kur’an’ı hayatımıza ve gönlümüze yansıtmak içindir.
“Allah, hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemez. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, yaptığı kötülük de kendi aleyhinedir.” (Bakara, 2:286)
Saygılar selam ve dua ile....
Aydın Babacan
Yorumlar
Kalan Karakter: