İş dünyası ve çalışma hayatında gerek referans gerekse algı olarak, “Kurumsallık” en moda kavram olarak her daim güncelliğini koruyan beylik laflardandır. İnsanlar söze başlarken, kendini ifade ederken özellikle kurumsallığın altını kalın çizgilerle çizerek ön plana çıkarmayı prestij olarak gerekli görürler.
Kurumsallık, kamu için önemli değildir, çünkü devletin imkan ve gücünü arkasına alan bir işletmenin kurumsal olmama ihtimali yoktur. Kurumsallık, genellikle özel sektör için geçerlidir. Çünkü gerek öz sermayesi, gerek insan kaynağı ve gerekse de sürdürülebilirlik açısından uzun ince bir yol onları bekliyor olmaktadır. Kurumsal bir firmanın oluşması bugünden yarına olacak iş değildir. Profesyonel yardımın yanında, bakış açısı ve vizyonla ilgili olarak ortaya kısa, orta, uzun vadeli planların konulması elzemdir. Üretimin iş akışı, prosesi, personel yönetimi, satış, pazarlama, bakım, satın alma, depolama ve stok yönetimi gibi birçok konuda her bir işlem talimat ve prosedüre tabi olmalıdır. Kurulan sistem, kişiden bağımsız olarak tam ve eksiksiz olarak çalışıyor olmalıdır. Her bir icraat anlık kararlarla değil, kalite yönetim sisteminin gerekleri doğrultusunda ele alınmalıdır. Ayrıca bütün sistemleri denetleyecek iç ve dış denetim mekanizmalarının da çalışıyor olması esastır.
Kurulan sistemin yanı sıra kuruma özgü olarak geleneksel değerleri varsa bunlarda sisteme entegre edilmelidir. Aile şirketlerinde beka sorunu yaşamamak için mutlaka aile anayasasının da olması kaçınılmazdır. Burada yönetim kademeleri, hiyerarşik basamaklar, terfi, atama ve cezalar yine tanımlı olmalıdır. Çalışanların ve paydaşların tüm hak ve menfaatleri mutlaka bir prosedüre bağlı olmalıdır. Ayrıca çevreye, topluma, kamu yararına katkı sağlayacak sosyal sorumluluk projeleri ile halkla ilişkiler ve tanıtım faaliyetleri de yine sistematik olarak konjonktüre bağlı olarak güncellenerek katkı sunulmalıdır.
Kurumsallık, tüm bunları yerine getirirken bedel ödemek ve elini taşın altına koymak olacağı için birçok işletme ve patron için külfeti ağırdır. Bu yüzden de kurumsallık hedefi olmayanların ona erişmesi mümkün değildir. Her kurum kurumsal olmadığı gibi kurumsal olanların da bunun kalıcı ve sürdürülebilir olması çok kolay değildir. Kurumsal şirketlerin testleri asıl kriz dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Krizden yıpranmadan ve yıpratmadan en az zararla çıkanlar rüştünü ispat etmiş diğerleri sınıfta kalmıştır.
Sonuç olarak; kurumsallık, firmaya itibar ve prestij olarak büyük katkı sağlarken yerini getirilmesi gereken yükümlülükler açısından da zor bir süreçtir. Bunu başaranlar gelecekte de var olarak yoluna devam ederken küçük hesaplar peşinde koşanların maratonu tamamlaması söz konusu değildir.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Yorumlar
Kalan Karakter: