DİYANET MERCEK ALTINDA!
Bir şeyin mercek altında olması niyete bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Eğer niyetiniz, “Öküz altında buzağı aramak!” ise açık bulmak için sürekli teyakkuzda olmanız gerekir. Açık yoksa da gerçekleri çarpıtarak algı operasyonu yapmanız da içten değildir.
Tıpkı yazılı basında muhalif kanatta yer alan; cumhuriyetin hamisi, halkın sözcüsü ve nefes borusu iddiasında bulunan yayın organlarının Diyanet'i sürekli göz altında tutmaları gibi. Bu üç gazete her gün; teşkilatı, başkanı veya cuma hutbesini manşete taşıyarak itibar suikastı yapmaktadır.
Kendileri ve taraftarları seküler bir yaşam sürdükleri; cami, cemaat, namaz, ezan ve İslam’a dair hiçbir hassasiyet taşımadıkları halde ortaya koydukları itibarsızlaştırma faaliyetleri sürpriz değildir. Onlar kendilerine yakışanı yapmaktadırlar. Aslında direkt Müslümanlara ve İslam’a saldıramadıkları için bunu dolaylı olarak bunu bu şekilde ortaya koymaktadırlar.
Son cuma hutbesinde konu hayâ olduğu için buna bağlı olarak; giyim, kuşam, estetik, dövme gibi konuların inancımıza uygun olmaması eleştirilmiştir. Diyanet’in misyonu zaten insanları; iyi, güzel, doğru ve fıtrata uygun olma yolunda tebliğ vazifesi olduğu için yaptığı kuruluş amacına uygun hareket etmek ve de yaptığı bundan ibarettir. Aksi takdirde görevini yerine getirmediği anayasa suçu işlemiş olacaktır.
Fakat muhalif basın bunu; insan yaşamına müdahale, laikliğe aykırı eylem, anayasa suçu, şeriat özlemi, gericilik, yobazlık ve cumhuriyete saldırı olarak ifade etmektedir. Yaptığınız bu algı ile yatacak yeriniz yok desem de ahiret inancınız olmadığı için zaten sizin için bir şey ifade etmeyecektir.
Bu şekilde tutum ve davranışla Diyanet’i dolayısıyla hükûmeti yıprattığınızı düşünseniz de bu durum Müslümanlar arasında daha büyük bir kenetlenmeye neden olmaktadır. 23 yıllık bir iktidarı bu şekilde değiştirmenin mümkün olmadığını anlamadıkları için kendi hezeyanlarında boğulmaya devam ediyor olmaları ibretliktir.
Bir kesimi; aşağılamak, hor görmek, küçümsemek, yok saymak ve itibarsızlaştırmak bugüne kadar bir şey kazandırmadığı gibi bundan sonra da netice almak için yeterli olmayacaktır. Bunu anlamamış olmaları kervanın yürümesine katkı sağladığı için bunda da bir hikmet ve hayır olduğu muhakkaktır.
Sonuç olarak; dinimize, inancımıza, değerlerimize ve kutsallarımıza Diyanet kanalıyla saygısızlık kabul edilebilir değildir. Kendi insan ve toplumuna bu kadar yabancı bir güruh dünyada çok rastlanır bir şey değildir. Muhalefetin de bir raconu vardır, bunların yaptığı resmen ve alenen din düşmanlığıdır. Allah ıslah etsin diyeceğim fakat bunların hidayete ermek gibi dertleri olmadığı için kendi hallerine bırakıyorum.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Yorumlar
Kalan Karakter: