İKİ YÜREK
Evlilik, yalnızca iki insanın imzalarıyla başlayan bir süreç değildir. Aynı zamanda iki ruhun, iki kalbin ve iki hayatın birleştiği, sorumlulukların paylaşıldığı, zorlukların omuz omuza aşıldığı uzun bir yolculuktur. Ne var ki, çoğu zaman bu yolculuk başlamadan önce çevre baskısı, aile müdahaleleri ve dışarıdan gelen türlü türlü yorumlar bu birlikteliğin temelini sarsar. İşte tam da bu yüzden, iki genç nişanlı insanın her şeyi kendi başlarına yapabilmesi, hayat yolunda birlikte karar verebilmesi büyük bir erdemdir.
Bazı evliliklerde ne yazık ki aileler, iyi niyetle de olsa, fazlasıyla sürece müdahil olur. Kimisi hangi eşyanın alınacağına, kimisi nerede oturulacağına, kimisi de gelinlikten tutun, takılacak takıya kadar her şeyi belirlemek ister. Ancak bu noktada unutulan bir gerçek vardır: O evlilik, anne babaların değil; nişanlı gençlerin evliliğidir. O evin içinde yaşayacak, aynı yastığa baş koyacak, her sabah birbirine günaydın diyecek olan kişiler, yalnızca o iki gençtir.
Her şeyi kendileri yapabilen iki insan, yalnızca evliliklerini değil, hayatlarını da sağlam temeller üzerine inşa eder. Eşyalarını birlikte seçerler, borçlarını birlikte öderler, bütçelerini birlikte yönetirler. Belki her şey ilk etapta istedikleri gibi olmayabilir; belki en lüks eşyaları alamazlar ya da en gösterişli düğünü yapamazlar. Ama bilinir ki alın teriyle yapılan bir alışveriş, en değerli mobilyalardan daha kıymetlidir. Kendi alın teriyle dizilen bir ev, en süslü saraydan daha huzurludur.
Ailelerin bir noktadan sonra kenara çekilip, gençlere alan tanımaları şarttır. Çünkü her ne kadar aile sevgisi sonsuz olsa da, her birey kendi kararlarını alarak olgunlaşır. Evliliğin en güzel yanı da budur zaten; birlikte büyümek, gelişmek ve kendi doğrularını bulmak. Zorluklar karşısında birbirine sığınabilen iki insan, kimseye muhtaç olmadan ayakta kalmayı öğrenir.
Bu yüzden iki nişanlı genç, tüm güçleriyle kendi düzenlerini kurmaya çalışmalı, çevre baskılarına kulak asmamalı ve ailelerini nazikçe sınırda tutmalıdır. Çünkü evlilik bir yarış değil; bir ortaklık, bir takım çalışmasıdır. Herkesin sözü değil, sadece birbirlerinin sözleri geçmelidir.
Kendi ayakları üstünde duran, birlikte emek veren iki insanın aşkı, hiçbir dış müdahaleye ihtiyaç duymaz. Onların hikâyesi sade, ama sağlam olur. Her tuğlasını birlikte ördükleri yuvaları, zamanla büyür, güzelleşir ve gerçek anlamda bir “yuva” olur.
Unutmamak gerekir ki; bir evin temeli dışarıdan atılmaz, o temel ancak içeriden, iki yürekle atılır.
Yorumlar
Kalan Karakter: