İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik yürütülen "terör ve örgütlü suçlar" kapsamındaki soruşturmalarda, aralarında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık , Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve şarkıcı Ercan Saatçi'nin de bulunduğu 87 kişi gözaltına alındı . İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, özellikle CHP'deki "para sayma" görüntülerine yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında önemli iddiaları gündeme taşıdı.
Başsavcılığın açıklamasına göre, ifade veren tanıklar İBB başkanının iş insanlarını para bağışlamaya zorladığı, haksız kazançlar ve bu paraları "gizli kasa" adı verilen, akladığı yönde beyanlarda bulunuyordu. Para transferlerinin, piyon kişiler üzerinden gerçekleştirilerek suçtan elde edilen gelirlerin örtbas edilmeye çalışıldığı iddiası soruşturmanın en dikkat çekici noktalarından biri oldu.
Bu iddialar, CHP'li belediyelerde mali yapılanma ve kamunun nasıl yönetileceği konusunun yeniden gündeme getirdi. İBB'de sağlanan finansman, belediye harcamalarının şeffaflığı ve kamu ihalelerinde olası usulsüzlükler, soruşturmanın kapsamlı bir yeri bulunmaktadır.
Bu gelişme, CHP'nin siyasi geleceği açısından önemli bir dönüm noktası olabilir.
YEREL YÖNETİMLERDE GÜVEN KRİZİ
İBB'ye yönelik suçlamalar, CHP'li belediyelerin yönetim anlayışı ve mali şeffaflığa ilişkin soru işaretlerini düzenleyebilir. Belediyelerden yüksek olan seçmen, bu iddiaların gölgesinde CHP'ye olan güveni sorgulanabilir. İmamoğlu'nun siyasi geleceğine gelince. İstanbul'un en güçlü siyasi figürlerinden biri olan Ekrem İmamoğlu'nun bu soruşturma süreci, hem yerel yönetimler hem de CHP'nin içindeki liderlik dengeleri açısından kapatılabilir. Partinin yönetimi yarışında İmamoğlu'nun konumu zayıflayabilir ya da sürecin yönetilme şekline bağlı olarak daha da güçlenebilir. CHP'nin içindeki farklı gruplar, bu soruşturma süreci farklı yorumlanarak yeni parçalara ayrılabilir. Bazı gruplarda bu soruşturmayı siyasi bir köy olarak değerlendirebilirken, bazıları ise İBB'nin mali yapısını daha dikkatli inceleme çalışması savunabilir.
CHP'Yİ NASIL ETKİLEYECEK?
İBB'ye yönelik yürütülen soruşturma, CHP için sadece bir hukuki süreç değil, aynı zamanda siyasi ve kurumsal bir sınavla taşınıyor. Şeffaf belediyecilik ve kamu politikalarının kullanımıyla ilgili gelişmeler hem İstanbul hem de genel olarak CHP'nin yönetim anlayışına ilişkin kamuoyunda yeni tartışmaların açılmasına sebep oldu.
Bu süreç, İmamoğlu ve CHP için bir kırılma noktası olabilir mi?
Soruşturmanın seyri ve elde edilecek yeni bilgiler, Türkiye'de siyasetin yönünü değiştirebilecek kadar önemli görünüyor.
İBB yönetimi bu suçlamalar karşısında nasıl bir savunma stratejisi izlemeyecek? Kamuoyunun bu iddialara vereceği tepki, CHP'nin seçimlerdeki kaderini doğrudan etkileyebilir.
SORUŞTURMA İZMİR'E SIÇRAR MI?
Eğer İstanbul'daki soruşturmada CHP'li belediyelerde sistematik bir yapılanma tespit edilirse diğer büyükşehir belediyelerini de karşılaştırarak genişletebilir.
Başsavcılığın, İzmir ve diğer CHP'li belediyeler de incelemeye alabileceği öne sürüldü.
İzmir, CHP'nin uzun yıllardır yönettiği bir kent ve özellikle büyükşehir belediyesi ile bazı ilçe belediyelerinin ihaleleri, finansal ilişkiler ve belirli aralıklarla bağlantıları da inceleme altına alınabilir.
Büyük miktardaki ödemeler ve belediye bölümleri üzerinden yapılan işlemleri incelenebilir.
CHP'nin yerel yönetimlerdeki mali politikaları ve yönetim anlayışı bu soruşturma derinleşirse, İBB üzerinden ulaşılan İzmir'deki benzer yapılanmalara işaretlenirse, soruşturma İzmir’deki bazı belediyelere sıçrayabilir.
İzmir'deki belediyelerden geçmişte Sayıştay raporları ve bazı yerel iddialarla ilgili haberler çıktı. Eğer yurt içinde mali işleyiş İBB'ye benzer bir yapı gösterirse, o zaman işin seyri değişir.
Henüz doğrudan İzmir'i kapsayan bir süreç yok ancak İBB soruşturmasının onayı ve suçlamaların derinleşmesi durumunda İzmir Büyükşehir ve bazı ilçe belediyeleri de inceleme altına alınır. İhaleler, para transferleri ve kamuya açık bilgilerin kullanımı mercek altına alınır.