Filistin’in Bitmeyen Çilesi
Ey Filistin halkı…
Bu acıyı, bu zulmü, bu gözyaşını, bu açlığı ve ölümleri neden çekiyorsun? Bugün yaşadığınız dram, yalnızca bugünün değil, yüz yıl önce atılan yanlış adımların da mirasıdır.
Tarih sayfalarını açtığımızda karşımıza acı gerçekler çıkıyor. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Şerif Hüseyin ve çevresindeki isyancıların Osmanlı’ya sırtını dönmesi, İngilizlerle yapılan pazarlıklar, ajan Lawrence ve işbirlikçilerin faaliyetleri… Bütün bunlar, Ortadoğu’nun kaderini belirledi. Osmanlı yıkıldı, hilafet ortadan kalktı ve İslam dünyası korumasız kaldı. Filistin halkı işte o günden bu yana sürekli kan ve gözyaşıyla sınandı.
Bugün ise tablo ortada. Uluslararası sistem kör, dilsiz ve sağır. Büyük güçler ya sessiz ya da işgale destekçi. Arap ülkeleri parçalanmış durumda, her biri kendi iktidarının hesabında. Peki kim ses veriyor? Kimi zaman diplomatik düzeyde, kimi zaman insani yardımlarla, kimi zaman da açık sözlü çıkışlarıyla Türkiye… Evet, Osmanlı’nın devamı olan Türkiye Cumhuriyeti, Filistin için en çok mücadele eden ülkelerden biridir.
Unutmayalım ki Filistin, dedelerimizin kılıç hakkıyla aldığı, uğrunda şehitler verdiğimiz ata topraklarımızdır. Bu tarihsel haktan doğan meşru müdafaa hakkı, Türkiye Cumhuriyeti’nin de hakkıdır. Eğer yok olmakta olan Filistin halkı referandum yapıp Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlandığını ilan ederse, bu zulümden kurtulabilir. Aksi halde gözü dönmüş İsrail, bir karış Filistin toprağı kalmayana, bir tek Filistinli hayatta kalmayana kadar katliamlarını sürdürecektir.
Ama burada bir gerçeği de göz ardı etmemeliyiz, “Bizi sadece Türkiye kurtaracak” demek, halkı edilgen kılar. Filistin halkı kendi mücadelesini sürdürürken, dayanışmayı büyütmek de tüm İslam dünyasının görevidir. Sorun sadece İsrail’in saldırıları değil, Arap coğrafyasının bölünmüşlüğü, uluslararası hukukun işlevsizliği ve halkların sessizliğidir.
Asıl sorulması gereken şu ki, eğer bugün Türkiye elini uzatıyorsa, diğer İslam ülkeleri neden susuyor? Neden her Ramazan’da, her saldırıda aynı kısır döngü yaşanıyor? Neden milyonlarca Müslüman, yalnızca dua etmekle yetiniyor? Oysa ki yüce Allah Cihadı emretmedi mi?
Filistin’in kurtuluşu için ne romantik söylemler ne de günübirlik yardımlar yeter. Kalıcı çözüm, birlik, güçlü diplomasi ve uluslararası hukuk mücadelesiyle mümkün olur. En önemlisi, tarihin tekerrür etmemesi için ihanetlerin ve iş birliklerin bir daha yaşanmaması gerekir.
Filistin’in çilesi bize yalnızca bir insanlık dramı değil, aynı zamanda bölünmüşlüğün, çıkar hesaplarının ve suskunluğun ağır bedelini gösteriyor. Filistin Referandumunu bir an evvel yap ana yurda bağlan zulümden kurtul. İşte bu yüzden, tarihten ders almadan geleceği inşa etmek mümkün değil. Kıymetli okurlarım “İSTİHBARATÇI” Romanımıza gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim. Allah’a ısmarladık hoşça kalın.
Aydın Benli
Yorumlar
Kalan Karakter: