KUTLU DOĞUM 68
Profesör Edward Monte, "Hıristiyanlığın İntişarı (yayılması) ve Hasmı (rakibi) olan Müslümanlar" ünvanlı eserinin 17 ve 18'inci sayfalarında diyor ki:” Resul-i Ekrem şuur ve idrak timsâli (anlayış sembolü) olduğu, dimağının (aklının) iman ışıkları ve kâmil bir yakîn (mükemmel doğru bilgi) ile pür-nur (çok aydınlık) olduğu muhakkaktır. Resul-i Ekrem, muasırlarını (çağdaşlarını) aynı heyecanla alevlemiş, bu sıfatlarla teçhiz etmiştir (donatmıştır). Hazret-i Muhammed (a.s.m.), başarmak istediği ıslahatı, İlâhî bir vahiy olarak takdim etmiştir. Bu, İlâhî bir vahiydir. Hazret-i Muhammed'in (a.s.m.) dini ise, akıl kaidelerinin ilhamlarına (Allah tarafından kalbe ilham olunan manalarıyla) tamamıyla muvafıktır (uygundur).”
İngilizce-Arapça, Arapça-İngilizce lügatlerin muharriri Doktor City Youngest diyor ki;” Muhammed'in (a.s.m.) doğruluğu, faaliyeti, hakikatı taharride (incelemede) samimiyeti, sarsılmayan azmi, imanı, kendisini dinlemek istemeyenlere ezelî (başlangıcı olmayan sonsuz) hakikati dinletmek yolundaki sebatı (kararlılığı), bana kalırsa, onun, o cesur ve azimkâr Peygamberin hâtem-i risalet (peygamberlerin zincirinin sonu) olduğunun en kat'î ve en emîn delilleridir.” (İşârâtü’l-İ’câz 364-375)
Onuncu: Enbiyadan (peygamberlerden) sonra en muhterem (saygıdeğer) ve
yüksek taife (topluluk) ve
ümmî (okuma yazma bilmeyen) ve bedevî oldukları halde (çölde yaşadıkları halde)
az bir zamanda nur-u Muhammedî (a.s.m.) (Peygamberimiz Hz. Muhammed’in nuru) ile şarktan garba kadar âdilâne (adaletli) idare edip,
cihangir (dünyayı zapt eden) devletleri mağlûp ederek müterakki (ilerlemiş),
fenli, medenî, siyasî milletlere üstad (hoca), muallim (öğretmen),
diplomat (memleket ve millet meseleleri hakkında siyasî söz sahibi),
hâkim-i âdil (adaletle iş gören hükmedici, adaletli hükümdar) olarak
o asrı bir asr-ı saadet (Peygamberimizin (a.s.m.) yaşadığı dönem, mutluluk asrı) hükmüne getiren sahabeler,
Muhammed'in (a.s.m.) her halini tetkik (inceleme, araştırma) ve taharrîden (araştırma, inceleme) sonra
gözleriyle gördükleri çok mu'cizatın (mu’cizeler; Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını aciz ve hayrette bırakan olağanüstü hal ve hareketler) kuvvetiyle
eski düşmanlıklarını ve ecdatlarının (atalarının) mesleklerini ve çokları
(Halid ibni Velid (Mekke müşriklerine ait süvari grubunun kumandanı, Arab’ın harp dâhisi Hâlid bin Velid Hz. Peygamber'in (a.s.m.) “Seyfullah” unvanını verdiği meşhur bir kumandan ve sahâbî olan Halid b. Velid, Kureyş kabilesine mensuptur. Hz. Resulullah’ın mübarek ağzından “Seni hidayete erdiren Allah’a hamd olsun! Sen akıllı birisin. Allah’tan sana hayırlı hizmetler yaptırmasını niyaz ediyorum.” dökülmüştür.) ve
İkrime ibni Ebu Cehil (Ebu Cehil‘in oğlu, Kureyş'in sayılı kahramanlarından, ata biniciliğiyle şöhret bulmuş ve en iyi dövüşen süvarilerinden; Resûlullah ellerini kaldırıp, İkrime için şöyle dua etti.
“Allah’ım! Bana yaptığı bütün kötülükleri, Senin nurunu söndürmek için attığı her adımı affet! Yüzüme karşı veya gıyabımda benim aleyhimde söylediği sözleri de affet!”) gibi)
pederlerinin taraftarlıklarını, kavim ve kabilelerini tamamıyla bırakıp bütün ruh u canlarıyla, gayet fedakârâne bir surette İslâmiyete girerek aynelyakîn derecesinde Muhammed'in (a.s.m.) sadıkıyetine (hakkaniyetine), risaletine (peygamberliğine) imanları, sarsılmaz, küllî bir şehadettir.
15.10.2025
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Yorumlar
Kalan Karakter: