BEŞİKTAN MEZARA KUR’AN HİZMETKÂRI KURRA HAFIZ İSMAİL BİÇER
Türkiye ve hatta dünya çapına ünlü bir hafızın hayat hikayesine uzanacağız. Çok küçük yaşlarda hafız olan ve ömrü boyunca da Kur’an’a hizmete kendini adayan bu kurra hafız Bolu’nun tarihi Osmanlı evleriyle meşhur, Akşemsettin Hazretlerini bağrında misafir eden Göynük’te dünyaya gelen İsmail Biçer. Üniversite yıllarında Beyazıt camisinde görev yaptığı sıralarda kendisinden kıraat dersi alma şerefine nail olduğum hafız İsmail Biçer, 1947 yılında Göynük’ün Çay köyünde dünyaya geldi. Henüz 10 yaşında iken hıfzını tamamlayan İsmail Biçer hocayı geleceğe hazırlayan rahmetli hafız Hasan Akkuş Hoca olmuştur.
Rahmetli Nuriosmaniye Kur’an kursu hocası Hasan Akkuş Hoca Efendi zaman zaman dünürünün yanına Göynük’e gidermiş. Takvim yaprakları 1958 yılını gösterdiğinde yine Göynük’e gelen Hasan Akkuş Hoca bir mevlit programında Kur’an okuyan küçük hafız İsmail Biçer’i görür ve onu program sonrası yanına çağırır. Yakınlarına bu güzel okuyuşuyla herkesi mest eden küçük hafız buralarda kalmasın kıraatini geliştirip daha iyi seviyelerde olsun. Kendisini geliştirsin bu sebeple onun İstanbul’a gelmesi gerektiğini söylemiş. Bunun üzerine küçük hafız İsmail biçer 11 yaşında Hasan Akkuş hocanın görev yaptığı Nuruosmaniye Kur’an Kursu’nda okumak üzere doğruca İstanbul’un yolunu tutmuş. 1958 yılında kayıt yaptırdığı Nuruosmiye Kur’an Kursu’nda Hasan Akkuş Hoca bizatihi kendisiyle özel olarak ilgilenmiştir. Burada iki buçuk sene ta’lim ve tecvid dersleri almış olan İsmail Biçer’i gittiği bütün merasimlere götürerek oralarda Kur’an okumasını sağlatır bu şekilde kendisini geliştirmeyi amaçlardı.
Daha sonra İsmail Biçer İstanbul İmam Hatip Okulu’na kaydolmuş ve buradan 1969 yılında mezun olmuştur. Akabinde İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nde üniversite eğitimine başlamış ve buradan da 1976 yılında mezun olmuştur. 1966 yılında ilk görevini alan İsmail Biçer, bu tarihte Fatih Müftülüğüne bağlı Edirnekapı Mihrimah Sultan Camisinde müezzin olarak göreve başlamıştır. Üniversite sonrası vatani görevini tamamlayıp geldiğinde 1979 yılında, Reîsü’l-Kurra Abdurrahman Gürses Hoca efendinin yaş haddinden emekliye ayrılmasıyla boşalan Beyazıt Camisinin imamlığına atanmıştır. Bu yıllarda Abdurrahman Gürses Hoca efendiden İlm-i Kıraat (Aşere ve Takrib) okuyarak icazet alan İsmail Biçer, Hoca Efendinin en sevdiği talebeleri arasına girmeyi başarmıştır. Abdurrahman Gürses Hoca Efendi adeta evladı gibi severdi İsmail Biçer’i. İsmail Biçer de kendisini bir baba olarak görür hizmette kusur etmezdi. İsmail biçer bir Kur’an aşığıydı. Okuyuşuyla bütün yürekleri mest ederdi. Özellikle Beyazıt Camisinde onu dinlemeye gelen müdavimleri olurdu. Hafızlığı ve hafız olmaya önem gösteren İsmail Biçer üç oğlunu da kendisi gibi hafız yetiştirmiştir.
Ülkemizde İslam Ülkeleri arasında düzenlenen çeşitli programların açılışlarında hep Kur’an-ı Kerim tilavetini o yapardı. Yurt dışında Malezya, Tunus, Pakistan, İran ve Libya’da yapılan Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma yarışmalarında ülkemizi yine o temsil ederdi. İsmail Biçer, İstanbul tilavet geleneğinin son temsilcilerinden biri olarak bilinir. Bu geleneğin devam etmesi içinde gönüllü talebe okutmayı sürdürmüş birisidir. Kur’an okumak isteyen ta’lim ve tecvid dersi almak isteyen hiçbir kimseyi boş çevirmezdi. Görev yaptığı Beyazıt Camisi talebelerle dolup taşardı. Bu talebelerle tek tek ilgilenip yardımcı olduğu gibi onlardan hiçbir ücret de talep etmezdi. Okutma karşılığında birisi bir şey vermek istese asla kabul etmez ve: “Hocamın bana vasiyeti var, Kur’an okutma karşılığında bir şey almam” derdi. Naçizane ben de 3 yıl boyunca kendisinden kıraat ve tecvid dersi aldım. Üzerimde emeği gerçekten çoktur. Biraz gevşek olsam da benimle ilgilenmeyi hiç ihmal etmedi. Nihayetinde güzel kıraat noktasında epeyce bir mesafe kat etmiş oldum. O günleri hiç unutamıyorum. Onun meşhur öğle ve ikindi namazı sonrası okuduğu aşereler çok büyük kitlelerce takip edilir dinlenir birçok kimse de teybe kaydederdi. Benim elimde de o günlerden kalma teyp kasetlerine kaydettiğim yüze yakın teyp kaseti mevcut.
1986 yılında Haseki Eğitim Merkezi’nde haftada iki saat Ta’lim ve Tashih-i Hurûf derslerine giren İsmail Biçer burada talebelerle sohbet yapar, merasimlerde hangi ayeti okuyacağının istişaresini yapardı. Okuduğu ayetlerin özellikle manaya göre muvafık düşmesine büyük özen gösterirdi.
Vefatından kısa bir müddet önce Fatih Camii İmamı Osman Şahin rüyasında onu Fatih Camii’nin bir köşesinde Kur’an okurken görmüş, rüyasını rahmetliye anlatmış. O da “Hangi âyetleri okuyordum, biliyor musun?” diye sormuş. Osman Şahin: “Bilmiyorum” demiş. Bunun üzerine rahmetli İsmail Biçer: “Ben de aynı rüyayı gördüm. ‘Li külli ümmetin ecelün fe izâ câe ecelühüm lâ yeste’hirûne sâaten ve lâ yestakdimûn.’ ayetini okuyordum”, demiş. Ayetin meali ise şöyledir: “Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.” (A’râf Sûresi / 34)
Bu tarihten çok zaman geçmeden İsmail Biçer 26 Mart 1998 Perşembe günü Bandırma yakınlarında elim bir trafik kazası geçirerek vefat etti. Cenazesine memleketin her tarafından binlerce hafız ve Kur’an âşıkları geldi. İstanbul’daki sevenlerinin de katılımıyla Beyazıt Camii ve meydanı tıklım tıklım doldu. Cenazesi Sakızağacı Şehitliğine defedilmiştir.
İsmail Biçer Hocamızla bir hatıramı aktararak yazımı sonlandırmak istiyorum. Vefatından birkaç gün önce kendisiyle görüşmüş 30 Mayıs da İstanbul’da yapacağım düğünümde hem nikah şahidi olmasını hem de Kur’an okumasını istemiştim. O da kabul etmişti. Moskova’da bulunduğum sırada kaza geçirdiğinden ve vefat ettiğinden haberim olmamıştı. Ne zaman düğün hazırlıkları için İstanbul’a geldiğimde İstanbul İmam Hatip Okulunda okuduğu dönemde kendisiyle ilgilendiğim Musa keçe ile uluştuğumda ve düğün hazırlıkları için bana yardımcı olması noktasında bir görüşme yaptığımız sırada Musa Keçe den öğrendim 2 ay önce vefat ettiğini ne kadar üzüntü duyduğumu ve gözyaşı döktüğümü anlatamam.
Önder Güzelarslan
Yorumlar
Kalan Karakter: