Sayın Mehmet Görmez hocamızın çok kıymetli eserlerinden bir tanesinden bahsetmek istiyorum.
"Gençliğin Anlam Arayışı" başlığıyla bizlerle buluşturduğu bu kitap okuyucusuna derin bakış açıları kazandırıyor.
Gençlerin dinden uzaklaşmasının tek sebebinin gençler olmadığını, birey ve toplum olarak bir sorgulamaya gitmemiz gerektiğini, yaşadığımız birtakım çelişkilerin dinin yanlış anlaşılmasına sebep olduğunu çok güzel bir şekilde ifade etmiştir.
Hayatında anlam boşluğu olduğunu düşünenlerin, hayata anlam kazandırma merakında olanların, hayatı sorgulayan ve anlam arayışı peşine düşenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Kitaptan bazı içerikleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu vesileyle böyle kıymetli bir eserin okunmasına vesile olmuş oluruz inşallah.
Din-insan çelişkisi:
Hümanizmi eleştirelim derken insanı köle gibi gösterme yanlışına düşünce gençlerde tercihini insani olan şeylerde kullandılar.
Din-dünya çelişkisi:
Dünyevileşmenin (sekülerleşmenin) yanlışını anlatalım derken dünyayı kötüleme hatasına düştük. Dünya kötü bir yer değil, ahireti kazanma yeridir. Dünyada iyilik, rahatlık istemek yanlış değildir. Yanlış olan rahatlık adı altında nefse köle olmaktır.
Din-akıl çelişkisi:
Rasyonalizmi eleştirelim derken aklı aşağılamaya, hatta inkâra kalkışınca gençlerde tercihlerini akıldan yana kullandı. Bundan dolayı sorgulanmayan, bağnaz, baskıcı bir din algısı meydana geldi. Bu algıyla büyüyen ve bu düşünceleri yaşayan birisi dine yönelir mi?
Din-bilim çelişkisi:
Bilim açıklar, din anlamlandırır. Din "neden"sorusuna cevap verir, bilim "nasıl"sorusuna cevap verir. Yani bilim bir şeyin nasıl hareket ettiğini açıklar, din ise, o şeyin neden hareket ettiğini açıklar. Pozivitizmi eleştirelim derken bilimi aşağıladık, hatta yok saydık.
Vahyi kültürün bir ürünü olarak okumak ne kadar yanlışsa, kültürü din haline getirmekte o kadar yanlıştır. Dini olanla kültürel olanı karıştırınca yeni nesilde dini anlamak yerine uzak durmayı tercih etti.
Din-ahlak çelişkisi:
Teoride yazan ahlakı pratiğe yansıtamadık. Ahlaki problem yaşayan Müslümanların sayısı arttıkça gençler üzerinde dinin etkiside azaldı. Din ve ahlak bir bütündür ve bu şekilde yaşanılmalı ve yaşatılmalıdır. Dini davranışlar ne kadar ruhun ahlakına dönüşürse dindarlık o kadar ahlak üretir. İman, ahlak üreten bir vicdana dönüşür. Maalesef ahlak üreten bir vicdan yerine, ahlak tüketen bir vicdan meydana getirdik. Durum böyle olunca gençlerde öznel ahlak tercih etti. Öznel ahlakın sonucunda ise kimlikte Müslüman, yaşantıda bir batılıdan farkı olmayan bir nesil türedi.
İnsan-Allah ilişkisi:
Bu ilişkiyi efendi-köle açısından açıklamak bir eksikliktir. Allah'ın yaratıcı, kudret sahibi, bilginin kaynağı olarak değerlendirmekle birlikte, bahsettiğimiz konular bir bütün halinde değerlendirilmelidir. Bir icat hakkında en doğru bilgiye onun mucidi ve kullanma kılavuzu sayesinde ulaştığımız gibi, insan hakkında da etme doğru bilgiye onu yaratan Allah cc ve gönderdiği Kur'an-ı Kerim vesilesiyle ulaşırız. Bu bağlamda dinin emirleri bozulmamış fıtrat için ağır gelmez. Bu çağın insanının fıtratı bozulduğu için Allah'ın emirleri ağır gelebilir. Fıtratı düzeltince insan-Allah ilişkisi de düzelmiş olacaktır.