Balkanlardaki savaşın Ortadoğu’ya sıçramasıyla beraber savaşın sıradaki duraklarının önce İran sonrasında da Türkiye olacağı aşikardır. ABD’nin bu kadar mühimmat yığması, Yunanistan’ın adaları mühimmatla doldurması, yıllardır PYD ve YPG nin bu kadar güçlendirilmesi açık açık sıradaki hedefin Türkiye olduğunu göstermektedir.
Türkiye’de son 10 yılda yapılan darbe teşebbüsleri, ekonomik krizler, ülkeyi zayıflatmak için yapılan casusluk faaliyetleri, bölücü örgütlere yapılan yardımlar bunların en önemli göstergeleridir. Vietnam’da, Afganistan’da kaybeden Amerika şayet bizle düşman olmayı göze alıyorsa; Amerika’nın Türk milleti tarafından tarih sahnesinden silinmesini de peşin peşin göze almış demektir. Türk milletinin refleksleri ve savunma sanayii birleştiği anda bu coğrafyanın tek güçlü devleti olacaktır. Türk milleti savaşmaktan yana bir millet değildir fakat şöyle de bir gerçek vardır ki söz konusu vatan toprağı olunca canını vermekten imtina etmeyen, kutsalları uğruna her şeyinden vazgeçen bir millettir.
Türk Devletinin ordusu kadar milleti de güçlüdür. Devletin refleksleri hareket ettiği ve batının düşmanlığı sürekli artarak savaşın bu topraklara sıçradığı durumda bu; kıyamet savaşı olacaktır. Vadedilmiş topraklar siyonistler için önemli bir projedir. Ama bu milet de bu coğrafya üzerinde tahribat yapmaya çalışanlar kim olursa olsun harita üzerinde onları toprağın altına gömecek kadar cesurdur. Büyük Ortadoğu projesi çöp olmuştur ve bu projeyi yeniden yeşertmek isteyen Amerika ve batı kaybedecektir. Çünkü Türkleri başka milletlerle kıyaslamaya kalktığı zaman yok olan taraf onlar olacaklardır. Görünen odur ki; 500 milyonluk Arap dünyası üç maymunu oynarken görev yine bize düşecektir. Bizler bu topraklarda bedel ödeyen tek milletiz. Tarih boyunca bedel ödemekten imtina etmedik, dünya döndüğü müddetçe de etmeyeceğiz.
Ne mutlu Türküm diyene!