BİR HARF UĞRUNA...
Takvim yapraklarında neredeyse boş bir gün yok gibi. Ticari kaygılar, popüler kültür, gelenek, töre ve taklit derken insanlar ister istemez bu akıma kapılıyor. Herhangi bir özel günü kutlamadığınızda toplum baskısı ile birlikte linç yemeniz içten bile değildir.
24 Kasım da bu günlerden birisidir. Sadece bir güne öğretmenleri hapsetmek büyük haksızlık olmaktadır. Oysaki; eğitim, öğretim, ilim, bilim, alim ve öğretmenler ile ilgili ne çok söz söylenmiştir. İnancımızda ayet ve hadislerden tutun, filozof hatta devlet adamlarına kadar farklı duygu ve düşünceler dört bir yanımızı sarmış durumdadır.
Peki, bunların hepsi iyi güzel de dönüp baktığımızda öğretmenlik, günümüzün en çileli mesleği ve öğretmenler şamar oğlanı durumundadırlar.
Her bir aile tek çocuğunu bile idare edemezken onlarca çocuğu bir öğretmen nasıl idare edecek? Eskiden “Eti senin kemiği benim!” anlayışı ile öğretmene tam bir güven duyulurken günümüzde veliler öğretmeni yönetmektedirler. Çocuklarını âdeta fanuslarda büyüten aileler aşırı korumacı tutumları ile okul yollarında heba olmaktadırlar. Çocukları evin karşısındaki okula bile kendileri götürmekte çıkışa yetişemezler ise büyük bir travma onları bekliyor olmaktadır. Bu şekilde bir tutum ve davranış ise çocuklara iyilik değil, kişilik gelişiminin önünde büyük bir engel olmaktadır. Evet, belki zaman kötü, yaşanmış birçok olumsuzluk olabilir fakat çözüm bu mudur?
Birçok ülkede öğretmenlik kariyer olarak en üst basamakta iken, biz de hiçbir şey olmazsa bari öğretmen olsun algısı çok yaygındır. Böyle bir toplumda eğitimden ve öneminden bahsetmek mümkün değildir. Çocuklar âdeta yarış atı gibi okul sonrası kurslarda çocukluklarını yaşayamadan zebil olmaktadırlar.
Her ne kadar müfredat; eğitim ve öğretim olarak sunulsa da ortada eğitim mevcut olmayıp sadece öğretim bulunmaktadır. Bu kavramlar çoklukla karıştırılmıştır. Eğitim, eğmek kökünden gelmekte olup, bir şeye şekil vermek, bükmek, kalıcı olarak başka bir şekle dönüştürmektir. Öğretim ise herhangi bir bilginin karşı tarafa aktarılmasıdır. Şimdi bu tanım çerçevesinde okullardaki uygulanan müfredatın ne olduğuna siz karar verin! Bu yüzden öğretmenlik ideal insanların işi olup başkalarının bu işe yönelmesinin önü kesilmelidir.
Sonuç olarak; bir harf öğrettiği için kırk yıl köle olanlardan, öğrenciye bir fiske vurduğu için öğretmen katledenlere bayağı yol kat etmiş olmak büyük mesafedir! Bir harf uğruna ya Rab ne nesiller yok oluyor. Şimdi 24 Kasım da neyin kutlamasını yapacağız?
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Yorumlar
Kalan Karakter: