KRALIN ADAMI...
Kamyon arkası yazılarını seviyorum. En fazla iki satırla dünyaları ifade etmeleri herkesin dikkatini çekmiştir. Seyyah olmaları dolayısıyla çok geziyor olmanın feraseti ve yaşanmışlıkların imbiğinden süzülen düşünceleri sosyolojik birer füze olarak herkesin gönlünde taht kurmaktadır.
Son gördüğüm yazı “Adamlık” üzerine kral bir ifadeydi. Ben de bundan mülhem meseleyi biraz didikleyen bir denemeyi deneyimlemek istiyorum. Böylece insanların tefekkür ile derin düşüncelere gark olmasına katkım olursa kendimi bahtiyar addetmiş olacağım.
Bizde bir insanın kalibresi adamlık çerçevesinde ifade edilmektedir. Sadece bir kelimeye indirgenen bu tanımın sosyolojik açılımı şöyledir: Güç karşısında eğilmeyen, her daim hakkın ve haklının yanında duran, namerde muhtaç olmayan, sözü senet, konuşması lügat, emanete şahin, kimsesizin kimsesi ve namerde muhtaç olmayandır. Tabii bu listeyi bakış açısına göre sonsuza kadar uzatmak mümkünse de meselenin özü anlaşılmıştır diye düşünüyorum.
Adamlık normal zamanda anlaşılan ve ortaya çıkan bir durum değildir. Zor ve olağanüstü durumlarda ortaya konan performans bu konuda belirleyici bir referans olmaktadır. Bir insanı anlamak için de birlikte; bir iş, yolculuk ve komşuluk yapmak inancımızda da kıstas olarak kabul edilmiştir.
İnsanlar menfaatine dokunulmadığı sürece çok fazla renk vermezler. Çıkar ve menfaat söz konusu olduğunda ona dokunmayan yılanın bin yıl yaşamasını sorun etmezler. Dolayısıyla kendileri bu durumdan zarar gördüklerinde gerçek yüzleri ortaya çıkmaktadır. Adamlık işte burada devreye girerek toplumun menfaatini kendi çıkarlarınız üstünde tutabilmektir. Bunu başaranlar maalesef günümüz materyalist çağında mumla aramakla bulunmaz cevher değerindedir.
Lafa gelince herkes birer kahraman iken sıkıntılı dönemlerde meydanda kimseyi görmeniz olası değildir. Düşünün bir deprem ülkesi olarak böyle bir felaket yaşandığında evlat bile babasını tanımıyor. Ortada ne ahlak, ne etik değerler, ne kutsallar, ne de insanlık kalmaktadır. Bırakın dayanışma ve yardımlaşmayı insanlar bu durumu fırsata çevirerek nemalanmanın derdine düşmektedir. Bu insan müsveddesi mahluklar maalesef içimizde yaşamaktadırlar.
Sonuç olarak; “Kralın adamı olmaktansa adamın kralı olmak!” çok kolay değildir. Güç ve iktidar karşısında nefsi olan her mahlukat boyun eğmektedir. Önemli olan hak ve hukuk mücadelesinde adamın kralı olabilmektir, gerisi lâfı güzaf. Trafikte seyrederken bir taraftan da gözünüz kamyonların arka yazılarında olsun, az sözle çok şey ifade edildiğine şahit olmanın ve hayat dersi almanın mutluluğunu yaşamış olursunuz, üstelik bedava daha ne olsun?
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Yorumlar
Kalan Karakter: