KIRIK KALPLER MÜZESİ
İnancımız, “Bir kalbi kırmanın, Kabe'yi yıkmak gibi olduğunu” haber vermektedir. Hatta bunun ötesinde çok büyük ikaz ve uyarı ile insanları bu işten men etmekte toplumsal fayda mülahaza edilmektedir.
Kalbin sağlığımız açısından da büyük önemi artık herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Diğer tüm organlar çift yaratılırken kalbin tek olmasının hikmetlerinin yanı sıra çok yaygın olan kalp krizi yüzünden de binlerce insan hayatını kaybetmektedir.
Kalp krizinin yanı sıra günümüzde yine pek bilinmeyen, “Kalp Kırığı Sendromu” diye bir hastalıkta mevcuttur. Bu hastalığın belirtileri kalp kriziyle benzer olup farklı semptomları olan yoğun duygusal ve fiziksel strese bağlı geçici kalp hastalığıdır.
Kalp kaslarının zayıflaması ile kanın pompalanmasında ortaya çıkan zaaflar olarak tarif edilmektedir. Bu hastalık genellikle; ölüm, boşanma, kötü haber, kaygı, korku, kaza, ameliyat ve bunların oluşturduğu yoğun stres sonrası ortaya çıkmaktadır.
Hasta, bütün bu korku, kaygı ve evhamlarından oluşan bir hayali müze oluşturarak sabah akşam bu müzeyi ziyaret etmektedir. Dolayısıyla her ziyaret sonrası daha büyük hayal kırıklığı ve dehşetle büyük bir stresle kalbine yüklenmeye devam etmektedir. Bu kadar büyük bir yüke dayanamayan kalp zaman içerisinde asli görevini yerine getirmekte zorlanarak teklemeye başladığında ilk teşhis kalp krizi olmaktadır.
Fakat yapılan tetkik ve anjiyo sonrasında damarların tıkalı olmadığı görüldüğünde bunun bir kriz değil, kırıklık olduğu hastanın da hikâyesi dinlendiği zaman ortaya çıkmaktadır. Bu hastalık ilaçla tedavi edildiği gibi tekrar görülmesi de stresten uzak durulduğunda olası değildir.
İnsan, psikolojik bir varlık olduğu için birçok konuda stres oluşturması normaldir. Önemli olan bu stresi yönetebilecek bir kapasite ve bilinçte olmak meselenin halli yolunda önemli katkı sağlamış olacaktır.
Üzülmekle hiç bir meselenin hallolmadığı gibi kendimizi yıpratarak daha büyük sorunlara yol açtığımızı çoğu zaman anlatmak mümkün olmuyor. “Elimde değil, yapamıyorum, yapım bu, yaratılış ve fıtrat!” diyerek birçok insan kendini bu işten sıyırmaya çalışsa da irade ve bilinçaltımız ile bunun üstesinden gelmek zor değildir.
Sağlığımızı korumak kendimizin dışında hem toplumsal hem de kamusal olarak da birçok yükü ortadan kaldırarak fayda sağlamış olacaktır. Bir yılda acil servislere iki yüz milyon insan müracaat ediyor, bu külfetin altından kalkmak hem maddi hem de manevi olarak mümkün değildir.
Sonuç olarak; ne kalp kırın ne de kalbinizi kırın! Kendi hayal dünyanızda oluşturduğunuz kırık kalpler müzesinden dışarı çıkarak hayata karışın! Gelecek ömrünüz geçen ömrünüzden çok daha kısa, bunun bilincinde olarak kendimize bir iyilik yaparak kalbimizi koruyalım.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Yorumlar
Kalan Karakter: