Bir zamanlar şarkılara konu olan İzmir’in dağları vardı. Çiçekler açar, insanlar nefes alırdı. Bugün İzmir’in dağları değişti; çiçek yerine çöp yığını, bahar yerine keskin kokular… Belediyeler “maaş ödeyemeyen”, sokaklar “çöp toplayamayan” bir düzenin simgesi haline geldi.
Yıllardır “biz farklıyız” diyerek oy isteyen, “halk belediyeciliği” söylemleriyle umut satanlar, bugün bırakın yeni proje üretmeyi, işçisinin maaşını bile ödeyemez durumda. Çöp arabaları park halinde, zabıtalar masa sandalye kovalıyor, temizlik ise kaderine terk edilmiş.
Foça’dan Buca’ya, Karşıyaka’dan Konak’a aynı hikâye: Halk hizmet bekliyor ama belediyeler “kriz yönetimi” adı altında mazeret üretiyor. İhaleler, şatafatlı etkinlikler, reklam kampanyaları var; ama çöpleri toplayacak işçiye maaş yok.
Üstelik aynı partiden seçilen belediye başkanları arasında bile uçurum var. Kimisi hizmet için koşturuyor, kimisi ise rakip gördüğü esnafın masa sandalyesine zabıta gönderiyor. Bazısı Karaburun gibi halkı kucaklıyor, bazısı Foça’da esnafı ve vatandaşı cezalandırıyor.
Siyaset, belediye makamlarını “rant ve reklam sahnesi” sanmaya devam ettikçe bu tablo değişmeyecek. İzmir, Türkiye’nin gözbebeği olmaktan çıkıp ülkenin “yerel yönetim fiyaskosu”na dönüşecek.
Ama halk her şeyi görüyor. Kimin gerçekten hizmet ettiğini, kimin koltuğunu “ideoloji pazarlama alanı”na çevirdiğini not ediyor. Bir gün oy zamanı geldiğinde çöp torbalarının kokusu, sokaklardaki lağım kokusu kadar net hatırlanacak.
İzmir’in dağlarında çiçekler yeniden açar mı? Belki. Ama bunun için önce belediyelerin kasasındaki delikler kapatılmalı, ideoloji yerine hizmet, şov yerine gerçek belediyecilik yapılmalı. Aksi halde İzmir’in simgesi “çiçek” değil “çöp” olur.
Foça’da Fırtına Büyüyor
Ege’nin incisi Foça, masmavi denizi, tarihi sokakları ve sakin yaşamıyla anılması gerekirken bugünlerde bambaşka bir gündemle Türkiye’nin gündemine geliyor. CHP’li Foça Belediye Başkanı Saniye Bora Fıçı’nın uygulamaları, ilçenin marka değerini gölgeleyen bir hale dönüştü.
Daha önce esnafa “vandal” demesiyle tepkilerin hedefi olan Başkan Fıçı, şimdi de belediyenin en temel görevi olan temizlik hizmetini bir “ceza” aracına dönüştürdüğü iddialarıyla gündemde. Vatandaşın atıklarının bilerek toplanmaması ve bu yöntemle cezalandırılması, Foça gibi turizmde rekabet eden bir sahil kasabası için kabul edilemez bir tablo oluşturuyor.
Sahil üzerindeki işletmelere getirilen masa-sandalye kısıtlamaları da Foça esnafını ayağa kaldırdı.Daha önce Barış ve Demokrasi Meydanı’nda toplanan işletmeciler, masa ve sandalyelerini ateşe vererek protesto etmişti.. Bu görüntü, Foça’nın turizm kimliğine zarar verecek derecede ağır bir kriz fotoğrafı olarak hafızalara kazındı.
Geçtiğimiz günlerde Karaburun’a yaptığım ziyarette, aynı siyasi partiden bir başka belediye başkanının tamamen farklı bir yönetim anlayışı sergilediğini gördüm. Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, esnafı baskı altına almak yerine onlarla el ele çalışıyor. Masa ve sandalye kısıtlamaları yok; belediye halkıyla diyalog halinde.
Foça’nın yaşadığı bu yönetim krizinin, ilçenin ekonomisine ve turizmine olumsuz yansıması kaçınılmaz. Ege’nin en köklü turizm merkezlerinden biri olan Foça, vatandaşın ve esnafın mağdur edildiği değil, hizmetin ve uzlaşmanın öne çıktığı bir yönetimi hak ediyor.
Başkan Saniye Bora Fıçı, eleştirileri “karalama” olarak görmek yerine Foça halkıyla masaya oturmalı, bu gerginliği sona erdirmelidir. Aksi halde Foça, denizi ve balığıyla değil, belediyenin uygulamalarıyla anılmaya devam edecek.
Yorumlar
Kalan Karakter: