İZBETON Genel Müdürü Hüseyin Sezer görevden alındı, yerine Gökhan Kara atandı. Normal şartlarda bu değişiklik, kamuoyunda “yeni yönetim nasıl bir vizyon ortaya koyacak?” tartışmasını doğurmalıydı. Ama öyle olmadı. Çünkü yine bildik senaryoyla karşı karşıyayız: Liyakat yerine siyaset konuşuluyor.
Gökhan Kara’nın uzmanlığı, mesleki tecrübesi, ortaya koyacağı projeler bir kenara bırakıldı. Sosyal medya hesabında yer alan bir görsel üzerinden fırtınalar koparıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve II. Abdülhamit’in bulunduğu bir kare yüzünden, daha göreve başlamadan linç kampanyaları devreye sokuldu.
Şimdi soralım: Bu mudur İzmir’e yakışan siyaset? Bir yöneticiyi fikirleri, icraatları, projeleriyle değil de geçmişteki paylaşımlarıyla yargılamak hangi akla, hangi adalete sığar?
İzmir yıllardır hizmet bekliyor. Altyapı sorunları, trafik keşmekeşi, bitmeyen projeler ortadayken, belediye şirketlerinin başındaki isimleri tartışmayı siyasetin sığ kavgasına indirgemek, şehre yapılacak en büyük haksızlıktır.
Cemil Tugay’ın bu ataması, liyakat üzerinden değerlendirilmeli. Eğer Gökhan Kara gerçekten işinin ehliyse, İzmir’e hizmet edecekse mesele kapanır. Ama mesele sosyal medya karelerine indirgenirse, hem İzmir kaybeder hem de siyasetin kısır döngüsü kazanır.
Şunu açıkça söyleyelim: Bu tavır, tam anlamıyla ikiyüzlülüktür. “Liyakat” diye nutuk atanların, iş ehline teslim edildiğinde susması; siyasi kimliklere takıldığında gürültü koparması samimiyetsizliktir.
İzmir’in ihtiyacı polemik değil, iş üreten yönetimdir. Eğer bu şehir hâlâ görsellerle uğraşıyorsa, asıl sorun yöneticilerde değil, onları bu sığ tartışmalara hapsetmeye çalışan zihniyettedir.
FOÇA’NIN YEL DEĞİRMENLERİ SAHİPSİZ BIRAKILAMAZ
Foça’nın simgesi haline gelen tarihi yel değirmenleri, sadece taş ve tahta yığınları değil, bu kentin ruhunu taşıyan kültürel miraslarımızdır. Fakat bugün gördüğümüz tablo içler acısıdır. Son dönemde ışıklandırma malzemelerinin kırıldığı, tarihi duvarlara yazılar yazıldığı haberleri geliyor. Yani tarihimize, kültürümüze ve turizm değerimize doğrudan saldırı yapılıyor.
Asıl acı olan ise bu saldırılara karşı sessizliktir. Sayın Saniye Bora Fıçı ve belediye yönetimi, Foça’nın tarihine sahip çıkmakta neden bu kadar isteksiz? Kültürel mirasın göz göre göre tahrip edilmesine seyirci kalmak, en hafif tabirle görev ihmali değil midir?
Ama sadece eleştirmek yetmez. Çözüm de masaya konmalı. Öncelikle, yel değirmenlerinin çevresinde güvenlik artırılmalı, kamera sistemleri kurulmalı. Tarihi yapılar için düzenli bakım ve temizlik programları uygulanmalı. Çevre düzenlemesi yapılarak hem turizme kazandırılmalı hem de halkın daha bilinçli sahiplenmesi sağlanmalı. Yerel yönetim, sivil toplum kuruluşları ve Foça halkı el ele vererek bu mirasa kol kanat germeli.
Foça, taş evleriyle, deniziyle, balığıyla güzeldir ama yel değirmenleriyle kimlik kazanır. Bu kimlik kaybolursa, Foça’nın geleceği de eksik kalır.
Unutmayalım: Tarihe sahip çıkmak, geleceğe sahip çıkmaktır. Belediye susarak değil, harekete geçerek görevini yerine getirmelidir.
Emeklinin Dondurma Hesabı
Sıcak bir yaz günüydü. Dede torun, sahilde yürüyordu. Küçük çocuk vitrindeki rengârenk dondurmaları görünce sevinçle seslendi:
“Dede, bana çilekli alır mısın?”
Dede duraksadı. Vitrindeki fiyat tabelasına baktı. Bir top dondurma 80 lira yazıyordu. Torunun istediği iki top olursa 160 lira… Yanında bir de kendisi alsa, maaşından eksilecek üç öğünlük ekmek parası.
Emekli maaşını yeni almıştı ama daha şimdiden kira, elektrik, pazar alışverişi düşüncesi kafasını kemiriyordu. Çaresizlikle gülümsedi:
“Torunum, hadi bu sefer evde sana buz gibi karpuz keselim.”
Çocuk anlamadı. Ama dede iyi biliyordu: Emekli maaşıyla torununa dondurma bile ısmarlamak artık lüks haline gelmişti.
Oysa emeklilik, yıllarca verilen emeğin karşılığı olarak huzurla yaşanacak bir dönem olmalıydı. Ama bugün milyonlarca emekli, ay sonunu getiremiyor, torununa küçücük bir külah dondurma alırken bile iki kere düşünüyor.
Bir ülkenin vicdanı, yaşlısına verdiği değerle ölçülür. Eğer emekli torununa dondurma alırken bile zorlanıyorsa, ortada sadece ekonomik değil, vicdani bir sorun vardır.
Yorumlar
Kalan Karakter: